24 Aralık 2014 Çarşamba

tanrım!

böyle olsa ya hayat,
alkol güdümünde
kolay olsa
umursamamak...

yeterince alkol verirsen bana,
gösterdiğin her kadına aşık olabilirim!

özümde iyi biri değilim ben,
adamlıktan bahsetme bana!
götüm sıkışınca
aslımı bile inkar ederim!

bitirmeyi bile beceremiyorum
yeniliyorum hırsıma
erkek olmak bu değil ama
bazen bende öyle hisetmek istiyorum...

belkide oynadığım en zor roldü,
kendim...

aradığın zaman açmamak telefonu,
yazdığın zaman
görmezden gelmek.
yapam gerekenler,
istediklerim değil
nereye kadar
tutabilirdim ki?

tanrım!
bazen insan olduğumu unuttuğunu düşünüyorum...
yoksa bu kadar
zorlamazdın beni!

başardım işte!
beni istemediğini söylettim sana...
kurtuldum sorumluluğundan
bir ayrılığın daha...

yoruldum
çok sevmekten
çok güçlü olmaktan
her sevdanın
geride bırakılanı olmaktan...

üstesinden gelebilrim diye mi
üzerime yüklüyorsun ağrıları
yazıp daha iyi bir şair olayım diye mi
esirgiyorsun şefkatini...

unuttunmu tanrım?
insanım bende
gücünü denemek için,
neden ben kullanıyorsun?

yenilgi...

herkes gider mi?

gidiyor işte amına koyayım!
herkes gidiyor...
beni bırakma diyenler sana
en önce gidiyor!
inceldiği yerden kopuyor seni bağlayanların
siktiret diyorsun kendine
dediğin kadar kolay
siktiredemiyorsun...

yazdıkça kendini tatmin ediyorsun
orgazmların daha kısa sürüyor artık
bu seksten zevk almıyorsun!

uyumak senin olsun
sabahın körüne kadar
kadehlerin dibini görmek benim
hayat senin olsun
o hayatı yazmak benim...

vazgeçtin benden...
bunu istememişmiydim?
neden şimdi canım yanıyor?
seni iterken kendimden
tahmin edememişmiydi?

son defa bağladım seni hayata
düşerken
üzülme sen diye
çıkardım hüzünlü şarkıları müfredattan
zorunluluklarını aklından
kendimi
senden

sevişmek günah mı?
diye sorduğunda,
beni istediğini biliyordum...
yapamazdım...
bana daha çok
bağlayamazdım seni...
bile bile...
tenine dokunurken,
ısırırken dudaklarını
hazırken yangınıma
seni tutamazdım...
gitmeden önce son bir kez sevişelim!
son olmazdı o...
ikimizde biliyorduk,
kime dokunsak bundan sonra
o kadar güzel olmazdı o...

son bir kez sarılalım!
son olmazdı o...
kollarıma aldıktan sonra seni
nefesinle söndüremezdin bu ateşi...

son bir kez öp beni...
bir daha öpemeyecekmiş gibi...
son bir kez
beni istediğini söyle,
bir daha konuşamayacakmışsın gibi...

son bir kez al beni içine...
son bir kez
parmakların parmaklarımın arasında
ısırırken dudaklarımı
kanımı içine akıt...

sana aşık olamam biliyorsun
olmayacakları silemem aklından
sabah olunca titremelerimizden geriye
yalnız uyanan bedenler kalacak
üşümüş üstelik
diğer yarısı boş bir yatakta...

geçmiyormuş,
bekleyince...
kesip atmak gerekiyormuş,
en güzel yerindeyse eğer...

yoruldum.
gelip tutsana ellerimden
gelemezsin...
sarılıp öpsene dudaklarımdan
öpemezsin...

bitti...
yenildik be sevgili
hayat kazandı yine
biz kaybettik....

17 Aralık 2014 Çarşamba

sevmişsin...

sanki bir fırtına dinmişte,
kıyıya vurmuşum,
anla öyle yorgunum
öyle vazgeçmiş...

ayağa kaldırmaya çalışma beni,
bir sigara daha ver,
bırak artık zorlamayı
birşey olmamış gibi yapmak
bu kadar zor mu?

ucuz sigaralar gibiydi mutluluklarımız.
sürekli içimize çekmeden durursak,
sönüveriyordu
kültabaklarında...

ne zaman bir keşke yaksam aklımda,
bir kadeh daha dolduruyorum,
öyle ağırki
olduramadıklarını
unutmaya çalışmak...

sen hiç birini,
ona kızamayacak kadar çok sevdin mi?
sen hiç birini,
geri dönmeyeceğini bile bile
bekledin mi?
beklemişsin...
büyütmüş seni bu sevda koynunda,
acıya bağışıklığın ondan,
bu yüzden
ne zaman bir şiir okusan
bir sigara daha yakman...

16 Aralık 2014 Salı

ve hayat devam eder...

seninle seviştikten sonra,
çırılçıplak uzanıp yanında
nefes alıp verdiğinde
göğüs kafesinin hareketini izleyebilmek isterdim...

sen konuşurken,
dudaklarının hareketlerini ezberlemek...
bir gün ayrılırsak
telefonun bir ucunda
söylediğin her sözde
öptüğüm şekli bilmek

bazen senle konusurken
derin bir iç çekiyorum,
nedensiz...
sanıyorum
astın yüzünü...

ne zaman büyüdüm ben?
kadınım diyorum artık,
kız çocuklarına...

tüm o günün karmaşasından sonra,
sular durulur,
rüzgar diner...
akşamın düş yorgunu kızıl ışıkları vurur yüzüne...

sadece bırakırsın.
olacak ne varsa
olsun diye...
şehrine uzaktan bakarsın
gece koynuna alır seni
hatırlayıp üzülme diye
yalnız olduğunu...

seni anlat bana.
nelerden korkarsın en çok?
neleri seversin.
ne zaman dalar gözlerin,
ne zaman,
içini çekersin,
sesin kırılır,
ses edemezsin

nasıl gülümsetebilirim seni,
nerenden öpersem en çok,
aklın karışır...
hayalime ne kadarını sığdırabilirim,
olmasını istediklerinin..

kadınım...
pembe ayakkabıların,
küçücük ayaklarında,
gamzelerinle,
ince bir çizgi gibi gözlerinle,
ve dudakların,
yazmaya kıyamadığım...

öpsem diyorum ya bazen,
tüm cesaretimle,
titremeden,
tadını damağımda hissedince
bir erkek gibi
doyamazsam...
yorulursam bir gün,
sen bırakmazsın d'mi?
ben bıraksam bile...

değişmedi hiçbirşey...
öpülmek yaramadı kurbağaya...
ne prenses buldu umduğunu,
ne kurbağa
kurtuldu...

gitme...

huzur nedir dedin?
sesinde dedim...

ya özlemek?
kokunda dedim...

sevmek?
söylersem gidecek misin?

rüya...

naif bir gülümseme dudaklarında,
dokunlası teninde yangınlar başlamış
çaresizlik ertelenmiş
bilimez zamanlara
masal bu ya
gerçek sanılmış...

tadın damağımda kalmış
mutluluk yayılmış damarlarımda
alışkın değilim ya
rüyadayım sanılmış...

5 Aralık 2014 Cuma

daha kaç kere?

uyku gelmeyecek,
biri çekip vursun beni!

en kötüsü de ne biliyormusun?
sevgilin var,
dostların var,
kardeşin, annen, baban var,
ama yalnızsın!

bi sikine yaramıyor bu yalnızlık.
daha iyi bir şair oluyorsun belki
ama kimse sikine takmıyor artık şairleri....

yazınca geçmiyor bu amına koyduğum düşünceleri,
inadına beynimi sikiyor sanki
unutmak istediklerim
uzağa attıkça
yakına düşüyor!

ruhsuzluğum için bağışlama beni!
karaktersiz bir piçim ben,
kanadıkça yaralarım
en yakınındakine saldıran!

bu bir yangın...

uğrumuzda ölümü göze alanları,
boşluğunu bizimle dolduranlar için üzdük...
kalbimizi sikim!

bizi yara bandı yapanlar için,
bizsiz yaşamayı umursamayanları üzdük...
geçmişimizi sikiim!

bizimle bir geleceği yoksa,
hayal kurmayı bırakanları,
bizi masasına meze yapanlar için üzdük...
girdiğimiz yolu sikiim!

bizi sevdiğini söyleyip götümüzü kaldıranları,
bizi kullanıp atacağını bildiğimiz halde
inanmak istemediklerimiz için üzdük
ruhumuzu sikiim!

bizden gelecek bir mesaj için
gecelerce uykusuz kalan kız çocuklarını üzdük
bizi arada bir sikine takacak
kadınlar için
vicdanımızı sikim!

işin özeti
hakediyoruz be kardeşim!
değmeyecek kadınlar için
harcıyorken kendimizi
götümüzden sikilmeyi!

4 Aralık 2014 Perşembe

beklersek bitmez mi?

bir keman sesi yayılır kanatlarını çırptıkça,
simsiyah bir gece kadar ağır,
çöker üzerime notaların...
sahipsiz rüyalar kadar gizledik ne varsa.
suçüstü yakalansak,
inkar ederdik,
birbirimizi tanıdığımızı...
gözlerinin içindeki şehirlerin,
bilmediğim sokaklarına bakan,
bir evin penceresinde açıyorum gözlerimi.
varlığım canını yakıyor.
yokluğumda,
nefesin daralıyor...
bir cevabı olmayan soruların ezikliğiyle,
yarım bırakıyoruz şiirlerimizi.
mutlu son olmayacak diye belki de,
en güzel yerinde mısraların,
durup durup,
kendimizi tekrar ediyoruz...

korkak!

demir kilisenin beyazına boyanmış düşlerim.
yıllar önce işlediğim her günah,
bir bir çıkıyor şimdi parmaklarım arasından
bu itiraflar hafifletmeye yeter mi?
kırılmış kalemi ruhumun,
çekeceği ceza,
iyi halimden
düşer mi?

sırrına eremediklerim aklımı kemiriyor.
bildiklerim şizofren bir delinin güncesi.
her insan biraz delidir derler,
benimki kaçıklığın everesti!

sevdanın iklimi olur mu?
çaresizlik üşüşür gözlerime,
hangi yana baksam,
sensizlik bakarım,
hangi yan?
yatsam üzerine,
sabah senle uyanırım?

yatacak yeri yok bu isyanların.
durup durup kendimi kanatmalarım.
senin beni istediğin kadar çok,
isteyemiyorsam seni,
benim yorgunluğum
bağışla
ne baharı yaşadım ben
ne geceyi
sadece yazdım
uzak durup
korkup
önce seni bıraktım
kaçarken...

şartlı tahliye!

sen benim için,
450 kilometre yol gelmeyi göze almışken,
ben senin için
bir satır yazmaya cesaret edemedim...
bağışlayabilir misin beni?

sen benim için,
göze almışken kaybetmeyi senelerini,
ben bir gecemi,
seni düşünerek geçirmedim,
hala bekleyebilir misin beni?

sen benim için,
törpülerken en çılgın isteklerini,
ben senin için,
en küçük zevklerimden vazgeçmedim
hala düşünüyor musun beni?

sen beni isterken,
kendine ihanet ediyorken,
ben içimdeki uçurumlardan atıyordum kendimi.
söyle sevgili!
bu adam için,
peşinden atlamaya değer mi?

sen bana uyurken şimdi,
ben sana yazıyorum.
sana yazmadığım her kelime için,
affedebilir misin beni?

2 Aralık 2014 Salı

sustuğum yerden öp beni...

hayatımda yalnızca konuştuğum kadınlarda oldu,
yalnızca seviştiğim kadınlarda...
ama saatlerce konuşup,
sonrasında sevişebildiğim kadınlar,
o kadar az oldular ki...

seni kıskanmamı isteme benden,
ayarım yok benim,
ne sevmeyi bilirim doğru düzgün,
ne kıskanmayı...
bir sözüm
yıkar geçer seni...

çocuk sesinle yazılıyorsun ya bana
ürkek kararsız,
sesimin tonundan alınıyorsun,
kalemimin titremesinden,
susma diyorsun ya,
susma,
bir şeyler söyle,
ne olursa...
saçmala diyorsun bazen,
yeterki susma!
dedikçe,
boğazımda düğümleniyor sustuklarım,
kıyamıyorum sana
konuştukça bağlanacaksın bana,
konuştukça için ısınacak,
iyileşeceksin belki de,
yaralarına beni saracaksın
bir parçan olacağım
benimle nefes almaya başlayacaksın,
yoruldum dediğin yerden tutup
ayağa kaldıracağım seni
kendi başına yaşamayı öğreneceksin...

sosyalizmin din üzerindeki etkilerini sorgulayıp,
insanların bencilllikleriyle yüzleşeceğiz
ütopik bir dünya hayal edip,
sen bir köy okulunda çocuklarını seveceksin,
ben eski model daktilomla
yazmaya devam edeceğim
sustuklarımı...

odun sobasıyla ısınıp geceleri,
mum ışığında sevişeceğiz
teknolojinin tüm nimetlerinden uzakta
çalan telefonlardan,
aptal kutularından uzakta...

sarılıp battaniyelerimize
çırılçıplak çıkacağız gecenin yarısı
kar içinde titreye titreye
kahkahalar atıp
inanacağız
gerçek mucizelere

çarpışma...

özledim..
aklına girip
baştan çıkartabilmeyi seni
beni istediğini söylediğin anda
başka bir dünyaya açıp gözlerimi
tenini tenimde hissetmeyi

seni istiyorum...
nasıl oluyor diye sorma bana,
seni istiyorum,
neden diye sorma bana
seni istiyorum
kalbim avuçlarında...

seni istiyorum
bir çocuk bırakamaz ya annesinin elini
kör kalabalıkta
seni istiyorum
büyüdüm
koca adam oldum ya
uyuyamıyorum
sana dokunmayınca...

seni istiyorum
kiminle seviştiğin umurumda değil
kimi istediğin
anla
öyle istiyorum
öyle gel ki bana
vazgeçemiyeyim...

seni istiyorum
ayrılsın bir vapur iskeleden
yetişemiyeyim
ankaraya kar yağsın
ayazında kalayım
anla öye istiyorum
sen ört
çıplak bedenimi...

seni istiyorum
rüyaysa bu
uyanmak istemiyorum
hayalse
başka düş kurmak istemiyorum.
istiyorum,
al beni...