30 Kasım 2014 Pazar

kızma bana...

ne kadar daha idare edecek
bu buruk tad damağımdaki
daha ne kadar
savrulup rüzgarında
bir fırtınanın
sıradan günlere paylaştıracağım
içimden hiç geçmeyenleri

ne çok yalnızım dimi?
öptüğüm dokunduğum her kadın
biraz daha uzaklaşıyor benden
ben seni istedikçe
uzağına düşüyorum...

tutmak istedikçe acemice
elim ayağıma dolaşmış,
yetişememiş saatinde
hiç bir buluşmaya
öyle mahçup,
konuşamamış
kabullenip yenilgiyi
toplama kampına giden bir yahudi gibi
başı önünde
elinde çaresizlik...
sımsıkı yapışmış
tutacak kimsem yok diye değil
sen yoksun diye
öğrenmek çaresizliği
hemde en zor dersiyle
suratıma çarpılmış,
acemi bir ressamın elinden çıkmış gülümsemem
sırrına aklım ermemiş
gelsin dediğim
beni ciddiye almamış,
beni isteyen
tenimde söndürmüş sigaralarını
gıkım çıkmamış...

bir kaos bu,
girdabında dibe çekilirken
ne çok keşke öldürdüm ben yokluğunda
ne çok
olsaydın'lara
kalem kırdım....

şehrim istanbul
kalbim ankara
sıkışıp kaldım
hayalinle,
başka bir kadın arasında....

şimdi uyuyorsun ya,
kızdın bana biliyorum
bırakıp onu
sana gelmediğim için...
yeni bir hüzün ektim içine
hasadın isyan olacak...

özür dilerim
herşey çok sevmekten...
kıskandım seni çıldırasıya
bekledim
inanmadım çünkü
senin gibi bir kadının
kadınım olacağına!

oysa
nasıl da sevişirdin benimle
yazdığım her kelime
teninde başka bir fırtına
yetmedi
sesini duymak istedim...
gerçek ol istedim...

şimdi uyuyorsun ya
uyu nolur...
uğrunda uykusuz kalınacak bir adam
değilim ben...

yeniden...

sonra maviye boyanır gecenin siyahları
karamsarlık bulutları dağılır
bir kız çocuğunun hayaliyle sarılır
olmayacakların kırıkları

küllenen bir ateşi yeniden alevlendirir
insan yeni baştan başlamayı
göze alır
sonra umut
sonra mavi
inadına kaçarken
yakalanır

çok mu geç kaldım,
çok mu erteledim
seviyorum demeyi
şimdi
elimde avucumda bir isyankarlık
beni nasıl kandırdın?

gönüllü değilmiydim bunun için?
kendi uydurduğum yalanlara inanıyorsam şimdi
aklıma düşen kim?

sanki az önce ayrılmamışım gibi
nasılda özlemek bu?
tenimdeki kokun gitmesin diye
kendime bile sarılamıyorken...

ihtiyarladığım yerlerimden öp beni
sana genç bir beden sunamadıysam
bu benim hatam
bilseydim geleceğini
saklamazmıydım sanıyorsun
başka dudaklardan...

bilmek
öyle hoşuma gidiyorki
benim için yandığını,
beni istediğini duymak
aklımı başımdan alırken
bağışla beni
bu kadar ihmal ettiğim için
seni...

nasıl da hazırdın
nasıl da bekliyordun beni
seni istemediğimi söylediğim halde
nasıl da kabullenmiştin
bir aşkın
çaresizligini...

öpüyorken dudaklarımı
içine çekiyorken
kanına karıştırıyorken
beni
umrunda değildi belki
öyle istedin beni
başka kadınlarla
avutuyorken
kendimi...

öğrenilmiş bir çaresizlikti bizimki
kaybetmeyi kabul etmiş
kazanırsak yanlışlıkla
üstünde durmayıp
geçer nasıl olsa dediğimiz...

teninin kokusuyla sarhoş oluyorum
içine girip ıslaklığınla
anlatamıyorum
kelimelerim yetmiyor
uçmak diyorum ya
sen bana dokunduktan sonra
aklımı yerinde tutamıyorum..

affet beni...
senden önce yaşadıklarım için...
bilseydim geleceğini,
saklamazmıydım
başka kadınlara yazdığım
kelimelerimi...

öp beni....
içinde olduğum her anı,
bana bağışla...
beni istiyorsun ya
seninim,
beni bırakma...

27 Kasım 2014 Perşembe

hasar kontrolü...

gerçekten inanıp isteseydin beni,
sadece söylemen yeterdi...
sen,
elinde olmayanları istedin hep...

yani, olmuyor...

onun beni istedigi gibi
seni istedim...
sen onu istedigin gibi
istemedin beni...
üç yanlış,
bir doğruya yetemedik...

o benimle mutluydu,
ben seninle,
sen onunla...
hepimizi toplayınca bir aşk bile etmiyorduk!

siktiri boktan şeyler için
kendimize yaptıgımız eziyete deger mi lan?

hani diyorsun ya
bu saatte beni uykusuz bırakanın amk diye...
ben amına koyayım!
beni uykusuz bırakanın!

o kadar alkol alıp sızamıyorsam,
beynimi sikip bırakanların da
amına koyayım!

kafamda kuruyorum diye suçlu oluyorum ya,
kafamda kurmama neden olanların da
amına koyayım!

seni kıskanıyorum diye kötü adam oluyorum ya,
bütün iyi adamların da
ta amına koyayım!

hadi hepsini unut
yeniden baslayalım
salağım ya,
yeniden kandır beni,
razıyım...

ne güzel,
en azından birimiz,
uyuyor şimdi...

zamanla...

biz sikimizin derdinde,
çakma filozoflar gibi kıçımızdan sözler uydururken,
insanlar soğukta yatacak yer arıyor!

dinle!
rüyalarım hergün aynı olmayacak...

bir süre öncesine kadar,
her istediğimde sevişip,
sorumluluk almayacağım bir kadınım olmasını istediğimi sanıyordum...
yanlış alarmmış!

yalnızlık insanın ruhundaysa,
bir başka tende ateşini söndürmek,
bir boka yaramıyormuş!

eee şimdi ne yapıcaz diye sorma bana!
sormayalım,
belki geçer zamanla...

26 Kasım 2014 Çarşamba

haddini bil!

belki meşguldur...
belki çok yorgundur,
uyuya kalmıştır...
belki de artık sikinde bile değilsindir!

işte böyle olur zamanla...
beni bırakma diyenleri bırakmazsın,
onlar seni bırakır,
farkına bile varamazsın...

bazen bırakırsın
bazen vazgeçersin
bazen zorlamaktan yorulursun
bazen kabullenirsin
bazen duymak istemezsin gerçeği
en son yalana inanırsın.

eğer biraz olsun önemsiyorsan,
susmama izin vermezsin,
konuşmama kızmak yerine...

pardon!
unutmuşum...
sikinde bile değildim...
çok pardon!!

dilek taşlarına kaldıysa işimiz,
isyankarlığımız için hangi tanrı kızabilir ki bize?

biliyorum orada olduğunu
ve okuduğunu...
ama pardon!
sikinde bile değildim,
değil mi?

buna da eyvallah...

nasıl olsa bir gün
canın istediğinde gelip,
sesleneceksin..
ve ben hazır olacağım..
biliyorsun..
bu yüzden,
kaybetmek istemiyorsun beni...

bazen anlayamıyorum kendimi
ben seçmemişmiydim bunu?
şimdi neden bu yırtınmalar?
beklemeliyim sıramı
bir efendi gibi...

zafer çığlığı...

ben seninle her seviştikten sonra
daha çok tutuluyorum...
sen nasıl bu kadar tutuyorsun kendini?
kapılmadan...

ben seninle her seviştikten sonra
daha iyi bir şair oluyorum...
şiir okumayı sevmiyormusun?

ben seninle her seviştikten sonra
adam sanıyorum kendimi
sen ne bekliyordun ki?

ben seninle her seviştikten sonra
maviye boyuyorum gökyüzünü
en sevdiğin renk,
hangisiydi?

ben seninle her seviştikten sonra
hayatı seviyorum
ellerin saçlarımın arasında değilse eğer
o sabah
uyanmak istemiyorum!

ben seninle her seviştikten sonra
değişemiyorum hicbir geceyi
sabaha
ayılmak öyle zorki
senin olmadığın gerçekliğe...

ben seninle her seviştikten sonra
yalnızlığın amına koyuyorum!
bu zaferi çok görme bana....

ben seninle her seviştikten sonra
sana uyuyor
seninle uyanıyorum
kadınım...

25 Kasım 2014 Salı

düş korkusu...

bazen
yanında olsaydım diye düşünüyorum
nasıl olurdu?
gecenin yarısı
yatağında olmak
uyanıp
sana dokunmak...
sarılıp
saçlarını koklamak

bazen
yanında olsaydım diye düşünüyorum
uyandırıp seni
defalarca sevişirdik
uykulu gözlerinden öper
terlemiş tenine
dokunurdum..

bazen
yanında olsaydım diye düşünüyorum
üşümezdin belki bu kadar
sarıldıkça ben
uykuya daldıktan hemen sonra
sıçramazdın...
tutup ellerimden

korkmazdın belki
yanında olduğumu bilince
seni gelip alacağını düşündüğün
canavarlardan
başını göğsüme gömüp
bir çocuk gibi
içini çekerdin...

olmuyor...

bir keman telinin en ince yerinden kopması gibi çarpılmak istiyorum,
esmer tenli bir kız çocuğuna...
durup nefes almak istiyorum
kaçırdığım otobüslerin peşinden koşmaktan yoruldum.
ağlamak istiyorum ve aynı zamanda kahkahalar atmak..
bu kader kurgusundan yoruldum.
isyan etmek ve inkar edilmek istiyorum
yüklendiğim misyonu taşımaktan yoruldum.
ışıkları kapatıp uyumak istiyorum
bir kara kalem çalışmasına aşık olmaktan yoruldum.
ben kırmızı bir gökyüzü istiyordum
senin geri gelmelerinden korkuyorum...

mümkünse bir deniz fenerine hapset beni
ve ışıklarımı kapamalısın ki
senin kayalıklarımda parçalandığını duymamalıyım...
seni arayamamak çaresizliğim
sessiz telefonlardan yoruldum

hepsinin bir adı vardı
en güzeli seninkiydi
o günden beri
okumuyorum...

23 Kasım 2014 Pazar

söyle bana küçük kız...

nasıl diyebilirsin ki?
nasıl anlatabilrsin?
seni seviyorum diyen bir kadına,
ben sevemiyorum'u...

uzak dur benden!
hem kötüyüm hem çirkin,
hayallerim yok benim,
kabuslarımla yaşıyorum,
sözlerim güzel,
sustuklarım ağır gelir sana!

uzak dur benden!
karanlığım seni de boğacak
biliyorum
yorulacaksın bir gün.
bu yalnızlık aklını kaçırtacak...

ne buldun ki bende bu kadar?
ne görüyorsun bana bakınca?

senin aşk diye inandığın,
benim başıbozukluğumdan başka birşey değil!
umursamazlığımı seviyorsun benim,
seni arayıp sormamamı...

kafanın içinde büyütüp duruyorsun,
kendin yazıp kendin oynuyorsun bu tiyatral sahneleri
benim yüzümü hayal edip
benim tenime dokunuyorsun...

kadınlarım var benim...
şiirlerim var...
daha çok yazılacak...
dayanamazsın,
yazdığım her kelimenin,
kime ait olduğunu düşünürken...

biliyorum,
seni uzaklaştırmaya çalıştıkça kendimden,
daha çok sokuluyorsun...
seni korudukça kendimden,
daha çok tutuluyorsun bana...

benim olmayı bu kadar çok mu istiyorsun?
senin olmayacağımı bile bile...

22 Kasım 2014 Cumartesi

düş yorgunu...

ve sevişmek...
teninde söndürmek yangınlarımı...
içinde olmak varken şimdi,
öyle zor ki,
bir yabancı gibi,
hayalini kurmak...

ve sevişmek...
aklın almaz,
dilin damağın kurur,
nefesin yetmez göğsüne,
kalbin sıkışır,
ateşin sığmaz bedenine,
parmaklarımı yakar
dokunsam...

ve sevişmek...
dayayıp ağzımı kadınlığına,
yorulana dek,
içime çekmek...
dayanabilirmisin buna?
cenneti hissederken
kasıklarında...

ve sevişmek...
teninin rengine boyamak gökyüzünü,
teninin kokusuna baharı,
teninin kıvrımları,
haritanın yırtılan yeri,
kaybet beni...

ve sevişmek...
alışılırmı buna?
zamanla sıradanlaşır mı öpmek dudaklarını?
farkın kalmazmı diğer kadınlardan?
sabah uyandığımda...

ve sevişmek...
çırılçıplak,
ter içinde,
nefes nefese,
kapılmak rüzgarına,
bir öğrenci evinde belki,
yakalanmak korkusuyla...

ve sevişmek...
tutulasıca bir sevdanın koynunda,
öp beni,
al içine...
bırakma,
sar bacaklarını titremelerime...
beni bırakma...

seviş benimle...
ayrı geçen günlerin acısını çıkar!
ısır dudaklarımı,
sırtımda tırnak izlerinle,
imzanı bırak geceme,
gözlerini,
gözlerime...

öp beni,
daha önce
hiçbir adamı öpmediğin gibi
öp beni
daha önce
hiç öpülmemiş gibi
öp beni
daha önce
hiç kadın olmamışsın gibi...

iste beni!
utancından kızarsın yanakların,
günahların benim...
ayıp sözleri fısılda kulağıma,
sustukların,
aklımda...

bırak kendini!
dokun,
her yalnız gecende
kendine dokunduğun gibi
affet beni,
bu kadar çok
istediğim için
seni...

yol yorgunu...

yine alıp oltamı ineceğim aynı sahile,
aynı denizin mavisinde,
kaybolacağım...
kaybolan,
aynı adam olmasada,
senden sonra...

hadi git!
senin içindeyim,
kalma!
git...

olmaz ya,
ya okursan diye,
aklıma gelen herşeyi yazıyorum buraya...
olmaz ya,
ya olursan?

hadi git!
senin için deyip kalma,
git!

her yolcuya bir durak,
her yalancıya bir inanan,
her kırgına tanıdık,
her vazgeçtiğimde,
beni yakalarımdan tutup sarsan...

savaş sonrası...

biten bir ilişkinin ardından,
neden hala o iyimi diye düşünüyorum?

sahiplenmek böyle birşey mi?
uyurken üstü açılırsa,
kim örtmek için olacak yanında?
ayrılmış olabiliriz ama,
üşümeyi haketmiyor bunun için,
uykusunda...

anlaşarak ayrıldık...
eşyalar onda kaldı,
anılar bende...
unutmak onda,
hatırlayıp yanmak bende...

kimi kandırıyoruz aslında?
bu sözler hangi yaraya pansuman olur?
kangren diye bir gercek var
kesip atmadıkça, yayılacak...

herşeyi unut şimdi,
beni düşün!
bunu bilmek hoşuma gidiyor çünkü....

21 Kasım 2014 Cuma

savaş öncesi...

tahmin edilebilir olman bir sorun olabilirdi,
tahmin edebilen yalnızca ben olmasaydım eğer...

susmam gerek...
konuşursam ateşi körüklemekten başka bir işe yaramayacak bu!
söndürmek istemeyeceğim bir yangın,
hangimizi daha çok yakar?

daha çok sigara söndürtür bu yalnızlık!

uyu dediğin için teşekkür ederim...
daha önce kimse bu kadar düşünmemişti beni...

duygusal patlamalardan yorgun,
ama bağımlısı...
kanatana kadar kaşımak tatlı gelir ya o yarayı...
tam olarak onu yapıyorum şu an!

burada olmasaydım,
daha iyi ne yapardım diye soruyorum kendime...
siktiret diyorum sonra,
böyle iyi...

tarihe not düşüyorum...
neyin tarihine diye sorma...
sen okuyacaksın ya,
aklına giriyorum...

uyu şimdi...

seni çözümlemekten bu kadar uzak,
seni düşünmeye bu kadar yakın,
yazdığın her kelime aklımda..
kontrolsüzlüğüm için bağışla beni...

öyle güzelki aslında,
senin kendi halinde,
sen gibi oluşun...
dokunsam değişeceksin biliyorum,
ama sen böyle öyle güzelsin ki...

duvarlarının etrafında dönüp durmak...
yanına gelebilirim
yanında olmak
kendimi böyle iyi hissettirebilir mi?

platonik bir sevdaya taşıyorum hayallerimi,
umursamayabilrsin ama okuyacaksın,
belki başka birine yazdığımı düşünüp
gülümseyeceksin...

uyu şimdi...
uyanınca,
burada olacağım...
beni okumak için gelmeyeceksin biliyorum,
ama okuduğun ben olacağım...

ben buraya bir iyi geceler bırakıyorum,
ve bir günaydın...
üstüne alınmasan da
kimsenin üzerinde iyi durmayacak,
sende olduğu kadar...