8 Kasım 2013 Cuma

sarı gelin...

ne çok anılar birikmiş içinde...
taşıdığın sırların
özlemlerin, arzuların...
ne çok hayaller büyütmüş
dalıp gittikçe baktığın yerlerde
ne görüyorsun?
sarı gelin...

bir kapatma düğmesi olsa diyorsun
şu aklının
acil durumlarda camı kırınız
yorulduğunuz da
bir kenara bırakıp soluklanınız..
ne çok isterdin değil mi?
bir kaç dakika için bile olsa
hiçbirşey düşünmeden
sarmadan birilerine,
sadece sessizlik olsun
çalışıp durmasın o güzel aklın,
etrafındakilere bakıp hikayeler yazmasın
rahat dursun biraz
nasıl olsa bir süre sonra
bıraktığın yerden başlayacaksın
yaşamaya...
çok mu yorgunsun?
sarı gelin...

ne zaman yorulduğunu hissetsen,
azaltıyorsun beklentilerini...
gerçeğe yaklaştırıyorsun hayalleri
ayakların yere bassın isterken
içinde bir yerlerde
tutuşan ateşlerin
alevlenmesin diye
dikkatini başka yerlere veriyorsun...
çok çalışıyor
daha çok yoruluyorsun
istiyorsun ki artık gelsin
vaat edilenler
vazgeçmiyorsun
yine de mutlumusun?
sarı gelin...

şarkılar buluyorsun kendine,
yeni sözler yeni şiirler,
her gün biraz daha erteliyorsun
her gün biraz daha
bu olmasa da olur'a alışıyorsun
gece oluyor sonra,
tek başına kaldığında
usulca kutusundan çıkarıyorsun
kimseye söyleyemediğin
gün boyu kendine tekrarladığın
hayallerin...
nereye kadar gidecek böyle?
sarı gelin...

nasıl da ürkeksin bazen
küçük bir kız çocuğu gibi...
ve nasıl da vahşi bir kedi,
tırnaklarını çıkarmış
saldırmaya hazır
sorumlulukların var
kendinden öncesine aldığın sevdiklerin
hep hayalini kursan da
gidilecek yerlerin
gidebilirmisin?
sarı gelin...

beyazlar içinde bir kadın olmak istedin.
sıyrılıp düşüncelerinden,
özgür olmak istedin.
tutsaklık sandığın,
durulup kalmak mı?
sakin bir hayatın akışında...
özgürlük sandığın,
kaybolup gitmek mi?
kaosun ortasında...
ne çok ikilemler arasında
aslında sen ne istiyorsun?
iki sevdayı bir kalbe,
sığdırabilirmisin?
sarı gelin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder