15 Nisan 2014 Salı

kayıp mektuplar-23

sen mi bu kadar yakınsın bana? yoksa ben mi kendime yakın birini istediğim için seni uyduruyorum?
genelde yapmak istemediğimiz için, tanrı zorunluluk haline getirip önümüze sürüyor bunları, kanun hükmünde kararname gibi.

zindanı seçme ihtimalimiz nedir? içinde koyulup gidilmek için. sanırım eski kafalı bir adamım ben. hala Umay dinleyip, kadehteki ruj izlerinden medet umuyorum. başka bir kadına söyleyemediklerimin acısını senden çıkarıyorum...

seni bırakıp gitmenin zorluğu burada başlıyor sanırım. bana, 'artık gidebilirsin' dediğinde... biten bir aşkın sorumluluğunu üzerime yüklediğinde, başka bir sonbahara açılıyor gözlerim. kalmak istiyorum.
yarın gideceğimi bile bile beni sevmeni istiyorum. seni aldatacağımı bile bile inanmanı. tüm utanmazlığımla beni kabul etmeni istiyorum. bütün çirkinliğimle yüzümü öpmeni...

bırak beni! başka şehirlerin sabahlarında uyanayım. başka kadınların koynunda. başka bir vaadin peşinde anlamsızca kaybolayım. yazılamayan bir fikrin içinde... ne gidebiliyorum beni bırakınca, ne de kalabiliyor. ellerimde çocuk ellerin, ne görebiliyorum gözlerini, ne de duyuluyor, iç çekişlerim...

hala kendi kurduğum yalanlara inanıyorum. hala senin gerçeğinle yanıyor içim. sokaklarımın darlığı nedeniyle, söndürülemeyen, itiraf dolu molotof kokteyllerim...

başka bir şehrin valisiydim ben. görev bölgesinin dışına çıkmış, kamu malına zarar vermekten müebbetler yemiş...  başka bir kadının sevdalısı. doğmamış çocuğuna hasretten, idama mahküm edilmiş. zamansız yapılan kürtajlarla alınmış, serseri bir cenin! hayata bir o kadar öfkeli, bir o kadar, her gece bırakıp gitsen de
yalnızca senin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder