20 Eylül 2013 Cuma

geç teşhis...

yanında olmak,
dibe yol almaksa
ben çoktan geçtim o yolları
şimdi bir hüznün kıyısında
bekle beni
birazdan geleceğim
elimde söylenmemiş bir kaç söz
uyumakla heba edilmemiş
bir kaç dakikam daha var...
elinde feneriyle,
aforoz edilmiş üç büyük dinden
dağınık saçlarıyla
bir kadın olarak sen!
bekle beni
zor zamanlar için saklayıp
esirgediğim
bir kaç tebessümüm daha var..

yoksun sen
üstüne oynuyorum ömrümün kalan yıllarının
elimdeki kağıtlar en rezilinden
kaybetmek kaçınılmaz
sevgili dediğin,
bu hayatın kahrına katlanmak için
en geçerli mazeret değilmidir..?

hayat dediğin,
ertesi yarınlarla biriken
mutluluk yumağı...
yalnızlık,
tek başınayken kaçtığın...
huzur,
en uzağında baktığın yerden...
baktığın yer hala ateş içinde
ve sen yanmamak için
gölgesine sığınırken en kuru ağacın
uyumaya çalışırken
uykusuzluk,
en derinine işleyen,
bir kanser gibi her gece
soğuk yatağında yatarken
diğer yarısı boş,
hic bir iz yok yanındaki yastıkta
aklının tamamını meşgul ederken
o kadının kokusu,
serserilik kanında var...
ama o serserilik
bu sevda da hüküm sürmez...
bu gerçeklik kanımda var.
yokluğunun etkileri uzun yıllar sonra
derideki lekeler
saçlarındaki döküntüler gibi
iş işten geçtikten sonra
ortaya çıkacak...
erken teşhisi yok bunun
bu beden
baska hiçbir kadın tarafından
bu denli
kullanılmayacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder