13 Ekim 2013 Pazar

eyvallah...

yaşadık ve tükettik.
oysa daha dün başlamış gibiydi.
bunca söz, bunca yazı ve bunca ses...
kimin hakkı verildi harcanırken,
kiminin üzerinde bile durmadık...
geçti diyorsun ya şimdi,
ona da eyvallah...

çok sevdik belki de,
canımız yandı.
sakladık,
ağır kanamalı yaralarımızı.
anlatamadık,
bir süre sonra vazgeçtik
yazmaya çalısmaktan.
susuyorduk,
sürekli diğerimiz konuşsun isterken,
bir sorumlu arıyorduk belki de
gidecek bir başka düş.
önce sesimizi kaybettik,
durmadan susuyorduk.
çünku söylenen her kelime
daha derine batıyordu.
nasıl ki,
sakındıkça üstüne geliyordu...
korktukça aklımızdakinden,
başımıza geliyordu.
yoruldum artık diyorsun ya.
ona da eyvallah...

son bir hevesle dokunuyorduk birbirimize.
zorlama bir sevdaya yüklüyorduk ertelediklerimizi.
bir süre sonra
tatminden ötesi gelmiyordu elimizden.
tenimizdeki yangınları söndürme telaşları,
ayrılırken
sarılıp öpüşme anları,
cafe köşelerindeki susma zamanları,
telefonun diğer ucundan hesaplaşmalar izliyordu sonra.
yetmiyordu çünkü,
bin kilometrelik bir mesafeden,
birbirine tutunmaya çalışan
iki sevgiliydik biz.
artık sevmiyorum diyorsun ya,
ona da eyvallah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder