6 Ekim 2013 Pazar

bütünleme...

hayat en çalışmadığım yerinden sordu,
aşk sorusunu...
bir yanlışın tüm doğrulara bedel olduğu.
kaç doğru daha gerekir?
düzeltebilmek için
tasarımdaki bozukluğu...
söylenince yapılabiliyor mu bunlar?
mesela unut deyince unutmak gibi,
hatırla deyince,
anımsamak gibi
tenindeki bahar kokusunu...
nasıl da zor gelir insana,
sabahında
koynundan ayrıldıktan sonra,
gecesinde
yalnız girmek o soğuk yatağa...
ne söylediğini bilemediğin zaman susmak gibi.
söyleyeceklerini bildiğinde
kelimeler çok bir halta yarıyormu gibi sanki...
ne bir pazartesi kadar yorgunum şimdi
ne de bir Cuma akşamı kadar mutlu.
arasında sıkışmışım takvim yapraklarının...
günün favori ismi 'Özlem'
tarihteki karşılığı 'Vurgun'
hani dalgıçların nefessiz kalıp
su üstüne çıkmak için,
acele etmesi gibi...
ve hazırlıksız yakalanması bedenin,
aklın istediğine...
isteyipte korkuluğa konamayan kargaların
kendi bedeninde
kanatlarını dövmesi gibi…

nelerin hesabını yapıyoruz şimdi?
bende senin,
sende benim kalan izlerimizin mi?
Sen mi başka bir adam arıyordun kendine,
Daha çok mutlu olmak için,
Ben mi başka bir kadın,
İçimdeki bu bu hayvanı ehlileştirsin…
Neresinde kesişti hayatımız?
Hangi çizgisinde buluştuk ki biz
Sana yettiğimde ben nefessiz kaldım,
Bana yettiğinde sen vazgectin…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder