5 Nisan 2014 Cumartesi

kayıp mektuplar-17

aklımın ucundan geçen zaman, göğsümün kafesine sıkışan hayat. parmaklarımın ucunda küfre dönüşüyor minnettarlık sözcükleri. aldığım tadın bir karşılığı yok. seni sevmiyorum, seviyorsam anlamı yok! ben yokum aslında, varlığım inceden bir sızı. kalbimin közünde kıvılcım kıvamında ağrıyan...

erken boşalmanın talihsizliğine kapılıp, yazıya dökülememiş hayal kırığı. hayalin kırığı olmaz aslında. kırılıyorsa o gerçektir! hangi düş yorgunu ışık aynadan yansırken silüetini kaybetmiş? olduğundan fazla anlamı ona yükleyen biziz. şimdi neden, dokunamıyoruz diye kendimize ceza veririz? dokunabiliyoruz diye ertesinde sevgiliye sevda siirleri yükleriz. senin kollarında kendimi unuttugum on sekiz saniyeye aşıktım ben. bana beni unutturduğun, aklımı uyuşturup, her türlü aldanmışlığa hazırlayıp sunduğun... on sekiz saniyelik sevdanın hükmünde zaman. sonrasında geçen on sekiz yılın toplamı hala bir kanun hükmünde kararname gücünde değil hayatım üzerinde ve sen,
nefesimi göğsünün kafesine hapseden, bakışlarımı gözlerinin mavisine, aklımı sıcaklığına, varlığımı ellerinin arasına...
ve sen`inmiydi bu büyülü zaman? yoksa hayat öyle berbattı ki...
sen sarıldığım yılan mıydın?
hiç durmadan gözlerini gözlerimden kaçırırken...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder