20 Şubat 2014 Perşembe

Bunun bir anlamı olması gerekmiyor...

senin için neler yazdım bir bilsen...
biliyorum,
sana aşık olduğum an da yazı bitecek.
sen o çok okuyup araştıran akademisyenler gibi olamazsın.
sana uymuyor!
çünkü sen ezberi sevmiyorsun.
anlamak istiyorsun.
hazır kalıpları kabullenemiyorsun.
mantıklı, daha doğrusu mantığına yatmalı açıklamalar.
sanırım sayfaların altındaki küçük dipnotları okumayı
o sayfayı okumaktan daha çok seviyorsun...

sanki yıllardır göremediğim eski bir arkadaşım gibisin sen...
değişmişsin.
görünüşün, konuşma tarzın, davranışların değişmiş.
ama seni hala anlayabiliyorum.
ve ben de senin aklında ki gibiyim.
bu nasıl bir şeyse kaç defa yakalanır?
kaç defa insan yaşar bunu?
bir kış güneşi bile olsan umurumda değil...
gerçekmisin?
yoksa seni ben mi uyduruyorum?
aklımın bana oynadığı en güzel oyun sensin.
bu kadar mı büyüdüm ben?
inanamayacağım hayalleri yaşayacak kadar...
ne zaman gideceksin bilmiyorum.
umurumda bile değil!
şimdi damarlarımda gezinen bu sıcaklığı seviyorum.
gerçekmisin?
yoksa şimdi seni ben mi uydurdum.
nasıl bir şeysin ki...
seni anlatmak için hangi kelimeyi kullansam,
yanında on tane daha cümle kuruyorum.
bunun bir anlamı var mı bilmiyorum...
yarın sabah uyandığında
hala aklında olacak mıyım bilmiyorum...
ama tenindeki o renk cümbüşü,
sana dokunmanın tadında ki o özgürlük,
kokunu düşünmenin dayanılmaz çığlıkları...
aklımın bana oynadıgı en güzel oyunsun sen.
gerçeklerden yoruldum!
keşke bütün yalanlarım
senin kadar güzel olsaydı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder