5 Şubat 2017 Pazar

Bilinç'Ötemden Yansımalar-18

yanlış anlaşılabilme olasılıklarını düşündükçe ne çok susuyor insan
sessizlik vadisinde kayboluyor ansızın....

hepimizin hayatında bir tını eksik
ne olduğunu keşfedemediğimiz,
diplerden gelen bir patlamaya eşlik eden
yaylı sazlara ait bir tını...
hepimizin ezberlediği bir şeyleri mutlaka vardı
hiç değilse kuvvetli aptallıklarımız, kaçışlarımız,
bir diğerinin hayatları ardına saklanışlarımız...
çözemediğimiz, çözemeden yaşadığımız,
bir anlamda katlandığımız tutkuların
haklılığını kanıtlayan şeylere güveniyorum ben hala

sana bugün, şu an ne yazabilirim?
nelerden söz edebilirim?
niçin böyle bir düşünce içine girerim?

bittikten sonra biz,
nerene gömeceksin beni?
düzenli takvim aralıklarında gelip
temizleyip ayrık otlarını
açacak mısın?
gömdüğün yeri...

bilincimizi bedenimize mıhlayacak çekici tutamadık
ummak ve ayak uydurmak arasında gidip geliyorken
dağılıyorduk
ayrılıyoruz diyemiyordum buna
çünkü dağılıyorduk sadece...

yalnızca sevişmek için mi kullanıyorum yeteneğimi?
bu yüzden mi her gelenin aklı,
aklımda...
etkisi kaç kelime sürer?
esaslı bir orgazmın...

hayat söze dayanmıyor
anlatılan anlaşılana uymuyor
uyumsuzluk yayılıyor damarlarda
kimse söylediğinin ardında
vaat ettiği kadar durmuyor...

her sevgili bize verilen kırık not gibi
hiç silinmeyen, kurtarılamayan...
yaz okullarında hasret giderilen sadece.
bu yüzden mi kırıktı?

seni sıkan sezgilerimi, alınganlığımı, çocuksuluğumu,endişelerimi bir yana ayıramıyorum
itiraf etmeliyim
ben hala aynı tutsağım,
aynı şair...

belki de susmamın nedeni,
söylediklerimin geri tepmesinden korkmamdı
göğsümün sol yanı acırdı
sen sustuğunda...

kolay sözlerin aldatıcı büyüsüyle yazıyorum...
gördüğünle işittiğinle yetinmeyi seçtiğin için
içinde ne olduğunu bilmediğin çuvala
elini sokamadın

bundan böyle anlamın ne derinliği olabilir ki benim için?
derinlik ne ifade edebilir?
sabahlara ulaşıyorum
oysa sana ne çok yol var...

bir şeyler seni üzüyorsa,
suçu üzerime alabilirim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder