31 Ekim 2013 Perşembe

meşgul sesi...

çok meşguldün sen!
ben telefon başında tırnaklarımı yerken,
nasıl da huzur dolu
hırs dolu
arzu dolu bir hayatın kollarında
zevkten inlerken sen...
ben bir kaybın hasarlarını soruyordum
içimdeki komplo teorisyenlerinden
uzak kaldıkça senden
aramızda ki mesafeler katlanırken
her gün biraz daha zor nefes alıyorken
öyle meşguldün ki sen
zaman zamanda olsa
sesimi duyma gereğini bile hisetmiyorken
üstünü kapamaya çalışıyordum
sen yoksun diye durmadan
içimde açtığım yaraların
telefonun başında aramanı beklerken
aklımı sıradan televizyon dizileri arasında pay ederken
elde kalanları alkole basıp
'gittin işte artık yoksun'a alışamayıp
sudan bahanelerle uzatıyordum bu karşılaşma(ma)yı...

sabah uyanıp işe giderken
akşam olsun diye söylenen
küfürbaz bir ihtiyar gibi
her akşamın karanlığında
gömülürken umutsuzluğa
nasırlanan parmaklarım anlatmaya çalışırken,
öyle mesguldün ki sen....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder