18 Eylül 2016 Pazar

rüşvet...

koşmak isterken
topal kalmış
ayakta durmak isterken
dizlerinin üzerinde
ne çok dualara sığınmış
saklanmış iyiliklerinin ardına
ne çok kötülük
omuzlarında
ne yana dönse
başka bir yüzleşme
ne yana baksa
yüz çevrilmiş
kendi günahlarında boğulurmuş insan
bir çok doğrunun
bir yanlışa kurban edildiği yıllarmış
kimse geçmişi hatırlamamış...

gel zaman gitmemiş...
sonsuz bir şimdiye tutulmuş
uyanmış her sabah
her sabah yeniden
eski bir hesaplaşma başlamış...

büyümüş oysa
ne ayakkabılar olmuş ayağına
eskiden alınan
ne pantalonlara sığmış...
büyümüş
elleri gibi umutlarda
ayakları gibi
yollar da
gelmiş zaman
kimse aldırmamış
büyümedim yalanına...

düşlerinde kalmış
bir sahil kasabası
tuz kokusu
denizin
yüzüne çarpan serinlik
üşümüş
uzağına düşmüş
yakınında tutmak istediklerinin
kime seslense
görmezden gelinmiş
belki de
görünmek
eskisi kadar kolay değilmiş....

dolmuşta taşmış gibi
hayıflanmış bir kadın
nasıl unuttum diye
kendine kızmış
unutulacak adam mıyım ben?
hatıralarımda
mavi ceketinin sol cebinde
yarım bırakılan
yalanmış...

derin bir nefes alıp
yeniden başlamış
aynı hataların üzerinden geçerken
doğru
en güzel yanlışa kurbanmış....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder