30 Eylül 2016 Cuma

Bilinç'Ötemden yansımalar-13

üç tarafı denizlerle çevrili bir şehirde yaşayıp, denize kıyısı olmayan tek adam olmakta kolay iş değil... Bir türlü kendine gelemeyenin başka birine gidebilmesi ne kadar imkan dahilinde? Elimizde ki seçenekler her türlü yanlış. Belki soru yanlış olduğu içindir. Doğru soruları kimlere soruyorlar? Onlar da yanlış cevap verince bu kadar bedel ödüyorlar mı merak ediyorum....

bizim gibileri ne yapıyorlar onu da cok merak ediyorum? Böyle kendi halimizde bırakıp, kendi kendimizi imha etmemizi mi bekliyorlar? Mantıklı aslında. En azından bizimle uğraşarak harcayacakları enerjiyi daha faydalı işlerde kullanıyor olabilirler. İki kere ikinin sonucu konusunda şüpheye düşüyor olmamıza bir tek ben mi hayret ediyorum? Nasıl bir alacakaranlık kuşağına denk geldiysek, üç kişiden ikisi yanlışa doğru dese, üçüncü kişi kafayı yemek zorunda kalıyor.

çocuk sahibi olmadığım ve ileride torunlarıma bu günleri anlatmak zorunda kalmayacağım için kendimi şanslı hissediyorum. bahsettiğim delilik değil. Saf aptallık! Eğer tanrı ve cenneti varsa benim gibileri bu çağda yaşadı diye sorgusuz cennetine almalı. Kolay değil çünkü bu kadar sabırlı olup, bu kadar güçlü olup aklını kaçırmamak...

ve kırılıyor yazarın kalemi. Sokaktaki cocuklar evlerine gidiyor oysa daha saat erkendi. Bilmiyorlar çünkü karanlıkta saklambaç oynamanın tadını. Yan bahçede ki meyva ağaçlarına çıkamayacaklar mesela hicbir zaman. Plastik top peşinde akşama kadar sıcak asfalt üzerinde koşturup yorulmayacaklar. Acıktıklarında bir dilim ekmeğin üzerine yağ sürüp vermeyecek anneleri. onların kürtçe konuşan arkadaşları olmayacak. alevi arkadasları olmayacak cunku uzak tutacaklar insanlardan. kin ve nefretle büyürken, kendilerini küçücük odalarına kapatıp, çocukça hayaller kurmak yerine, darbeyi önleme saçmalıklarıyla uğraşacaklar. Dijital dünyaları olacak ve organik beslenmek için babalarının parasına güvenecekler. Çünkü hiçbirinin evinin bahçesi olmayacak...

bizi yöneten dünya liderimize, 'herkese kanacak kadar aptal olma!' diyemediğimiz için, yetmiş milyon insanımıza darbelere karşı direnmeyi öğretiyoruz ve bu kimseye saçma gelmiyor... Oysa insanlarımıza insan gibi yaşamayı, insan gibi davranmayı, insan olmayı öğretmemiz gerekmiyor muydu bizim? İşte tam da bu yüzden bir tanrı ve cenneti varsa eğer, bu saçmalığı görüp bununla yaşamak zorunda olanları sorgusuz cennetine almalı. Kolay değil, bunca aptal arasında aklına sahip çıkabilmek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder