31 Ocak 2015 Cumartesi

ne yapsam affedecekmişsin gibi hissediyorum.

içinde bir yerleri acıyan insanlara,
kelimelerden ağrı kesiciler sunuyoruz durmadan...
sanki kendi canımız yanmıyormuş gibi...

çok planlar yapıp,
hayata geçirme aşamasına geldiğimizde,
erteleme hastalığına kapılıyoruz durmadan...
bir bok olmaz bizden anlayacağın...

gecelik sevişmelerin ardından,
unutulmak istememiz bundan...
bağlanma engelliyiz biz.
kime aşık olacak kadar yaklaşsak,
arıza çıkarıyoruz durmadan...

kısa vadede çok istemek,
uzun vadede çok mutlu etmiyordu bizi.
bu yüzden ne zaman bir kadın
seni seviyorum dese,
susup,
iççekişlerimize gömüyorduk
ayrılığın ardından
yazacaklarımızı...

şiir kadınlar yaratıyorduk durmadan
tenlerine dokunmaya kıyamadıklarımızı
kafiyeye vuruyorduk
normal değildik sanırım
asla tatmin olamıyorduk

bu doymak bilmez şehvet,
bu kahrolası açlık
yıkılmak son noktaydı,
dizlerimizin üzerindeki her an,
orgazmın uzatılmış haliydi...


gece yarısı salaş bir meyhanede
sigara içmenin yasak olduğu meskende
duman altı
her yudum
biraz daha sallamakta dünyayı

her yudum
yeni bir kırılganlığı ıslatır,
canın yanmasın diye
farkına vardığında...


iki kadını bile kaldıramıyorken
ezilmiş ruhum,
üçüncüsü olma,
uzak dur benden!


üç film birden!
sinema salonları yok artık,
ve okulu asan liseli çocukta değilim ben,
bakırköy sahilinde
kayalıkların üzerinde içecek...


sana dokunmayacağıma öyle güveniyorsunki,
çırılçıplak giriyorken koynuma
ben bile korkuyorken kendimden
masumiyetinin zırhı
o kadar kalınmı?


koparılıp kanatları,
tanrısı tarafından terkedilmiş yeryüzüne,
bir melek değilim ben!
yanlış zamanda,
buldun beni...

yalnızlığına denk gelmiş olmam,
bir işaret değildi,
ilahi bir yanı yok bunun!
beni anlamlandıran sensin,
tutup ellerimden,
'erkeğim' diyen..


tutulduğun bu adam,
özgürlüğünden belki de
sarılıp sararsan,
değişir,
ruh halleri,
kararır hayaller,
sen sevdiğin renk
mavi değil miydi?


söyle sevgili!
en çok bunu sevmedin mi?
sana sahip olabilecekken,
öpüp güzel dudaklarından,
arkamı dönüp gitmelerimi...


söyle sevgili...
her gece bana uyurken,
ben nerede yazıyorum diye,
merak etmedin mi?


söyle,
ben sana yanmamak için
içiyorken her gece,
sen nasıl gönlünü,
ulaşamayacağını bile bile,
avutuyorsun?


her sevişmenin ardından,
beni özlediğini söylerken,
daha derine saplarken pişmanlığımı,
sen nasıl  bağlayabiliyorsun?
ikimizi birden
hayata


ne yapsam affedecekmişsin gibi hissediyorum.

bazen tutma diyorsun kendini...
bırak, sadece an'ı yaşa...
yaşadığım fırtınalardan,
koruyamamki seni...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder