15 Ocak 2016 Cuma

özlemek...

özlemek,
uyanınca bir sabah,
parmaklarının ucuna basarak yürümek,
senin uyuduğun odanın içinde
usulca,
dökülmesin diye dokununca yaprakları,
bir çiçeği koklar gibi,
çekmek kokunu damarlarıma...

yüzüne çarpıpta uyandırmasın diye,
günün ilk ışıkları,
elerimle gölge yapmak,
yüzünün güzelliğine,
ve izlemek,
bir şaheseri,
yaratıcısına dualar ederken...

özlemek,
içine ne kadar işleyeceğini umursamadan,
düşünmek,
ve öpmek,
güzel dudaklarından...
tadın bir yüzyıl sonra bile,
geçer mi?

izlemek seni kahvaltı yaparken,
bakışların önünde,
sanki biraz fazla baksam sana utanacaksın,
kaçırırdım gözlerimi,
sonra tutamaz,
doyamazdım sana bakmaya.
her an ayrılmaya kurulurken saatler,
zamanı durduramaz,
kendime kızardım...

özlemek,
senin çıkıp yanıma gelemediğin her gün,
yeni bir çaresizlik ekiyor içime...
ne çok keşkeler birikiyor,
ne çok,
şimdi yanında olsaydımlar,
yanında olmadığım anlarda,
nasıl da ağır geliyor....

özledim...
sesinden başka birşey kalmadı elimde.
sen özledim dedikçe,
bir çığ düşüyor üzerime...
üşüyorum...
yarın sabah üzerine ne giyeceksin?
saçların nasıl olacak?
en kötüsü de ne biliyor musun?
bu evden birlikte çıkamıyor olacağız,
her akşam seninle uyuduğum,
uyandığım,
kokun üzerime sinmiş,
her köşesinde seni gördüğüm,
o evde olmayacağım...

özledim...
ben yalnız uyanırken,
sen üşüyeceksin.
sana sarılıp ısıtamayacağım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder