28 Ocak 2016 Perşembe

keşke...

oysa geçerdi zamanla
yeterince sabredersen,
mükafatlandırırdı seni tanrı,
beklediğinle...
gelmeyince,
biraz daha mı sabretmeli?
gelecek diye...

umut...
zehriyle uyuştururken aklını,
adadıkların,
nereye gitti?
şimdi biraz daha zaman,
nereye kadar?
geçtikten sonra kazanılan,
bir çeşit ceza,
değil mi?

kapılıp gittiğin,
sözlerin ardından,
sessizlik...
ağır,
değil mi?

durulur denizin hiddeti,
bir martı çığlığı yırtar geceyi,
ıslak sokakların kokusu yayılır şehre,
bir yerlerde üşüyen
birbirine sokulamamış iki sevgili,
oturdukları bankın iki ayrı köşesinde,
kızmış biri diğerine,
diğeri anlamamış,
zaten anlamadan seviyormuş,
zaten anlamak,
aşkın neresinde?

çok üşümüş biri,
elleri dizlerinin arasında...
dudakları kızarmış,
öpse diğeri geçecek belki,
diğeri,
nereden bilecek?
aklı hala,
birinde,
kızgınlığını nasıl geçirecek...

çok sessizlik girmiş aralarına,
çok susmalar, çok iç çekmeler,
ne çok olsaydılarla, keşkeler birikmiş,
biri diğerini suçlamış,
diğeri kendini...
ayrılık sarmış etrafı.
ikisi de itiraz etmemiş.
biri çok üşümüş,
diğeri o kızar diye,
sarılamamış.
bir kaç keşke daha sıkıştırılmış o an'a,
anlayabilseydi keşke,
duyabilseydi keşke,
görebilseydi,
diğeri...

geçmiş sonra...
içlerinde bir boşluk,
elleri hala soğuk ikisinin de,
kim tutsa üşür,
kim tutsa ellerinden,
ısıtamaz...
zaman,
keşkeleri büyütür de,
insanı bir türlü,
avutamaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder