25 Temmuz 2015 Cumartesi

beklemek...

susmalarımızın ardına mı saklanıyoruz artık?
söyleyeceklerimiz hangimize daha ağır gelecek?
ne zaman giyindik başka'sı maskelerimizi?
oysa hep birlikte değilmiydik?
sustun!
bir bıçak gibi kesip attın söylenmeyecekleri.
boşlukları bana bıraktın,
sen yanına ne aldın?
bilmiyorum...

hangimizi cezalandırıyordun?
hangimiz geride kalan olmayı,
yazacaktı satırlarına,
hangimiz,
bekleyecekti gideni,
gelir diye belki
kulak kabartıp sessizliğe,
duyamadık diye
durup durup kapıya bakacğız?

şehvet dolu inlemeleri mi saracağız bundan sonra?
içimizde açılan yaralara,
kanamasın diye,
kanamasın,
yeni kapanmadı mı bu yara?

kimi kandırdık,
şimdi bir özgürlük rüzgarında,
uçurmaya çalışıyoruz kuyruksuz uçurtmaları,
kuyruklu yalanlarımız,
avutacak mı bizi?
yalnız kaldıktan sonra?

sustun...
bir karanlık bıraktın ardından,
kelimelerinin ışığı sönerken,
arkanı dönüp uyudun.
dokunsam uyanacaktın,
kıyamadım.
eski alışkanlıklarımın koynuna sığınıp,
ısırdım dudaklarımı,
geçer diye sabaha...
her sabah geçmeyenleri,
geceye taşırken...

bekledin...
sevilmeyi değilde,
anlaşılmayı...
bekledin...
gelmeyeceğimi bile bile,
sakladın hıçkırıklarını...
iç kırıkların,
iyileşmek yerine,
kangrene dönerken,
kanındaki zehri,
sevmeyi öğrendin,
her dakika canını,
daha çok yakarken...

yeni bir yalnızlık ektim göğsüne,
oysa kelebekler uçarken karnında,
nasıl da bir çocuk gibi,
heyecanla,
annesi tutmuş elinden,
çıkarmış sokağa,
parkında eğlenmek düşüncesi,
büyümüşsün,
zorla alıp koymuş seni bu sevda,
bir kadın bedenine,
itiraz bile etmemişsin...
susmuşsun,
en çok sevdiğin anlar diye seni,
beklemişsin...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder