16 Aralık 2014 Salı

ve hayat devam eder...

seninle seviştikten sonra,
çırılçıplak uzanıp yanında
nefes alıp verdiğinde
göğüs kafesinin hareketini izleyebilmek isterdim...

sen konuşurken,
dudaklarının hareketlerini ezberlemek...
bir gün ayrılırsak
telefonun bir ucunda
söylediğin her sözde
öptüğüm şekli bilmek

bazen senle konusurken
derin bir iç çekiyorum,
nedensiz...
sanıyorum
astın yüzünü...

ne zaman büyüdüm ben?
kadınım diyorum artık,
kız çocuklarına...

tüm o günün karmaşasından sonra,
sular durulur,
rüzgar diner...
akşamın düş yorgunu kızıl ışıkları vurur yüzüne...

sadece bırakırsın.
olacak ne varsa
olsun diye...
şehrine uzaktan bakarsın
gece koynuna alır seni
hatırlayıp üzülme diye
yalnız olduğunu...

seni anlat bana.
nelerden korkarsın en çok?
neleri seversin.
ne zaman dalar gözlerin,
ne zaman,
içini çekersin,
sesin kırılır,
ses edemezsin

nasıl gülümsetebilirim seni,
nerenden öpersem en çok,
aklın karışır...
hayalime ne kadarını sığdırabilirim,
olmasını istediklerinin..

kadınım...
pembe ayakkabıların,
küçücük ayaklarında,
gamzelerinle,
ince bir çizgi gibi gözlerinle,
ve dudakların,
yazmaya kıyamadığım...

öpsem diyorum ya bazen,
tüm cesaretimle,
titremeden,
tadını damağımda hissedince
bir erkek gibi
doyamazsam...
yorulursam bir gün,
sen bırakmazsın d'mi?
ben bıraksam bile...

değişmedi hiçbirşey...
öpülmek yaramadı kurbağaya...
ne prenses buldu umduğunu,
ne kurbağa
kurtuldu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder