2 Aralık 2014 Salı

sustuğum yerden öp beni...

hayatımda yalnızca konuştuğum kadınlarda oldu,
yalnızca seviştiğim kadınlarda...
ama saatlerce konuşup,
sonrasında sevişebildiğim kadınlar,
o kadar az oldular ki...

seni kıskanmamı isteme benden,
ayarım yok benim,
ne sevmeyi bilirim doğru düzgün,
ne kıskanmayı...
bir sözüm
yıkar geçer seni...

çocuk sesinle yazılıyorsun ya bana
ürkek kararsız,
sesimin tonundan alınıyorsun,
kalemimin titremesinden,
susma diyorsun ya,
susma,
bir şeyler söyle,
ne olursa...
saçmala diyorsun bazen,
yeterki susma!
dedikçe,
boğazımda düğümleniyor sustuklarım,
kıyamıyorum sana
konuştukça bağlanacaksın bana,
konuştukça için ısınacak,
iyileşeceksin belki de,
yaralarına beni saracaksın
bir parçan olacağım
benimle nefes almaya başlayacaksın,
yoruldum dediğin yerden tutup
ayağa kaldıracağım seni
kendi başına yaşamayı öğreneceksin...

sosyalizmin din üzerindeki etkilerini sorgulayıp,
insanların bencilllikleriyle yüzleşeceğiz
ütopik bir dünya hayal edip,
sen bir köy okulunda çocuklarını seveceksin,
ben eski model daktilomla
yazmaya devam edeceğim
sustuklarımı...

odun sobasıyla ısınıp geceleri,
mum ışığında sevişeceğiz
teknolojinin tüm nimetlerinden uzakta
çalan telefonlardan,
aptal kutularından uzakta...

sarılıp battaniyelerimize
çırılçıplak çıkacağız gecenin yarısı
kar içinde titreye titreye
kahkahalar atıp
inanacağız
gerçek mucizelere

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder