11 Şubat 2016 Perşembe

uğraş...

Üzerine giydiği ceketin inceliğini, binanın dışarıya açılan kapısının önüne geldiğinde hissetti. Üşüdü. Ama şimdi bununla uğraşamazdı. Kapıyı açtığında bir tokat gibi çarptı rüzgar yüzüne. Islak asfalta baktı. Yağmur gücünü almış, tüm şiddetini kusuyordu. Sanki çok işe yarayacakmış gibi ince ceketinin yakalarını kaldırıp kendini dışarıya attı. Bu iyi bir fikir değildi. Ama şimdi bununla da uğraşamazdı.

Ayaklarının altında, her adımını attığında sıçrayan suyu düşündü. Paçaları ıslanacaktı. Belki çamurlanacaktı. Kurumuş çamurların ne kadar kolay temizlendiğini hatırladı. tırnağının ucunu yeteri kadar sürterse, iz bile kalmıyordu. Yürümeye devam etti. Rüzgar, her bir yağmur damlasını suratına çarparken, şemsiye aklına geldi. Şemsiye, vicdani bir rahatlama sebebinden başka ne olabilirdi? Sonraki günlerde açılacak bir dost sohbetinde, 'elimde şemsiye olduğu halde donuma kadar ıslandım', cümlesinde belirtili nesne olmaktan başka bir işe yaramayacaktı. Yürümeye devam etti. Islanmaya da...

Yokuşu çıktığında, nefesi ciğerlerini yakıyordu. İhtiyarlık? Hayır düpedüz hareketsizlikti bu. Bunca zaman evden çıkmayınca, üstelik kış gününü seçtiysen evden çıkmak için, bu kadar şikayet etmek, nankörlüğe girer. Nankör müyüm ben? Ne haddime... Sıkıldım sadece. Saçlarındaki ıslaklık boynundan göğsüne doğru akarken, yanından geçen bir ihtiyarın selamıyla kendine geldi. Nereden tanıyorum bu adamı? Tanımıyor olabilirim, insan her zaman tanıdıklarına mı selam verir? Ben öyle... Ya o öyle değilse?

Üzerinde durmadı, çünkü şimdi bununla uğraşamazdı. Yokuş olmayan bir yolda ilerleken yanından insanlar gelip geçiyordu. Belki de o insanların yanından geçip gidiyordu. Neyse, bununla da uğraşamayız şimdi. Bir sokak köpeği yolunu kesti. Durmadı. Dursa, köpek huylanacaktı, belki hırlayacaktı görmezden geldi. Köpek görmezden gelmedi takıldı peşine. Hırlamadan, söylenmeden peşinden yürüyordu, kuyruğunu sallayıp. Şimdi ben buna yakınlık mı gösterdim? Hayır elimi uzatıp sevmek mi istedim? Bu ne yakınlık? Anlamadı köpek bu düşünceleri. Peşinden gelmeye devam etti. üstelik inadına sallar gibi kuyruğunu. Benim sanacaklar şimdi! Sanmasınlar! neyse bununla uğraşamam şimdi, köpek isterse peşimden gelsin bana ne!

Yolun karşısına geçecekti. Durdu. Bir araba geçti sonra bir tane daha, durdukça yeni bir araba geçiyordu. Adımını attı, bir araba daha geçti. Bir adım daha, korna sesiyle iki adım geri gitti. Dursa olmuyor, gitse hiç olmuyordu. Kararsızca baktı köpeğe. Ne yapmalıyım der gibi... Az önce umursamadığı hayvanın fikrini merak ettiği için kızdı kendine, bir adım attı, yine korna sesi, sonra fren sesi, sonra küfür kıyamet. Yağmur hızlandı, hava daha da soğudu. Ceketinin yukarı kaldırdığı yakaları da bir halta yaramıyordu. Dışarıda ne işi vardı? Neyse bununla uğraşamazdı şimdi...

Geçmedi karşıya. yürümeye devam etti. Akşam mı oldu? Bu sokak lambaları neden yandı şimdi? Yoruldum aynı düzlemde yürümekten. Karşıya geçmeli. Bir adım, bir fren sesi daha! Bu lanet fren sesleri beni adım atmamı mı bekliyor? Köpek peşimden gelmeyi bırak ya da bir şey söyle! Bu gittiğim yol neresi? Köpek kuyruğunu sallamaya devam etti. Durdum. geri döndüm. Köpek şaşırdı. Bunca yol boyunca peşimden gelirken normal kabul etmiş gibi, geri döndüğüme hırladı. Takmadım. Neyse bununla uğraşamazdım şimdi...

Kaldırım üzerinde sigara içen insan topluluğu arasından geçtim. Sonra bakkaldan çıkan kadının yanından. Bir kız çocuğu elindeki telefona dalmış, ona bakan çocuğun farkında değil, onların da arasından geçtim. Köpek hala peşimde. Hırlıyor ama peşimi bırakmıyor. Ezan okunmaya başladı. Cami önü kalabalık. tabut içinde biri yatıyor olmalı, yoksa boşuna beklemez bu insanlar. Gözleri kızarmış bazılarının, ağlamaktan olmalı. Önüme birileri geçince durdum. Hoca kalabalığın arasından geçerken kimse durmadı önünde. Nasıl bilirdiniz diye sordu. İyi bilirdik dediler. İyi bilirdik dedim. Kimi bilirdim? Ben kimseyi bilmem. Neyse zaten bununla uğraşamam şimdi. Önce sağ tarafa baktı kalabalık sonra sol. Ben solda kaldım. Kimse anlamadı köpekten başka ne tarafa baktığımı. Az önceki kız gitmiş. Çocuk hala orada. Çocuk oraya gelen kızlara bakma görevlisi olmalı. Ya köpek? beni takip etmekle mi görevli? Ya ben ne görevlisiyim? Tabutu tutup kaldırdılar. Sanki yarışır hatta itişir gibi herkes bir ucuna yapıştı. Ne meraklı insanlar, başka bir insanı gömmeye. Çok ıslandım.

Binanın kapısının önüne geri geldim. Başka gelecek neresi vardı ki? Köpek hala peşimde. Tamam! dedim. Senin görevin bitti. Şimdi başka birinin peşinden git. Kuyruğunu salladı köpek. Kalabalık tabutla birlikte ayrıldı oradan. Köpek ayrılmadı. neyse bununla da uğraşamam şimdi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder