23 Ekim 2015 Cuma

med-cezir...

kusasım geliyor, 
içime sindiremediklerimi...
geçer saniyorsun zamanla,
geçerli bir nedeni olmadan,
mantığına sığmadan,
kabul ediyorsun,
geçmiyor...
erteliyorsun...
 
suskunları mazeret kabul etmeye başladığımızdan beri,
her halini kabul ediyorduk yalnızlığın.
bize dokunmadığı sürece...
şaşırıp durması gereken yeri,
ileri mi gittik?
çok mu fazla hayal ettik,
haddimize düşmeyenleri?
 
gülsen iyisin sanıyorlar,
ağlasan,
yaklasmıyor kimse...
konuştuğunda dinlemeyenler,
sustuğunda,
üstüne alınmıyorlar...
 
ne bekliyoruz ki?
mutluluk tekelinde birilerinin,
birilerinin sofrasında meze olmak,
kesiyormu açlığımızı?
başka hayatların figüranı olmak..
 
elimi kolumu bağlayıp bırakıyorsun beni.
dilim konuşsa canımız yanacak.
susuyorum.
sustuğum yerler,
seni anlamaya uzak...
 
prosedürlere mi baglandı yaşamak,
karneyle mi dagıtılacak mutluluk?
tenine dokunma isteği,
kaç gece birikirse,
gercek sayılacak?
 
sevmek tedavülümden kaldırıldı.
anlık heyecanlarımın kalbine etkisi,
beni daha iyi bir aşık mı yapacak?
gittiğim zaman,
değecek mi?
ben'le gecirdigin anların toplamı,
bensiz yaşayacağın,
hayatın tamamına?
 
kabul etmediğin,
yok dediğin her an,
kırıyor seni...
bana teslim olmak,
bu kadar mı yoruyor?
bu kadar mı,
zorluyor?
hala düşünüyorsun beni..
 
bıçak sırtında yaşıyoruz.
kesiliyoruz,
ayrıldığımız yerde,
birbirimizi ararken,
susuyoruz...
susmak,
bir halta yaramıyorken... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder