21 Ekim 2015 Çarşamba

kangren...

bir kalabalığın arasına karışıyorum.
imlası bozuk Türkçe'siyle küfürler ediyor insanlar.
flu görüntüler akıyor gözlerimden,
anlam veremiyorum bu karmaşaya.
bu koşuşturma,
bu yalnızlık çabası,
sanki bunalmışlar sevilmekten,
diretiyor insanlar anlaşılmamakta.
ellerindeki akıllı telefonlara sarılmışlar,
sanki sevgiliye sarılır gibi,
hangi sevgilinin şarjı,
o kadar çabuk biter ki?

keskin zekasıyla bir kız çocuğu,
bunalmış,
yorulmuş,
gözlerinde uyku birikintileri,
bitse de gitsek diyor annesine,
annesinin aklı,
sıkışıp kalmış,
gittiği yer ile,
gitmek istediği arasında...
hangimiz gidebiliyordu?
haritanın okunmayan yerlerine?
yoksa katlayıp kağıt parçasını,
kaldırıp koyuyormuyduk her defasında,
torpidonun açılınca ışığı yanan,
kapanınca söndüğünü bilmiyormuşuz gibi
en soğuk köşesine...

size ve sevdiklerinize...
slogan cümlelere sığınıp,
saklanıyoruz söylemek istediklerimizden.
daha az ipucu kalsın diye,
eldivenle gezen güneşli havalarda,
insanlara bakarken garipseyen gözlerle,
sanki daha az garipmiş gibi,
anlamazdan gelmeye çalışmak,
sanki bu açıksözlülük,
kimseye yakışmıyor,
kimden duysak hayatın kokuşmuşluğunu,
inkar dökülüyor dudaklarımızdan,
sanki bizim burnumuz koku almıyor!

çok mu batıyor bize yaşamak ağrısı,
öfkeyi, sevmeyi, ağlamayı çok görürken gözlerimize,
neleri susuyoruz bir düşünsene!
mutluymuşuz gibi yapmalara,
umrumuzda değilmiş gibileri ekliyoruz,
peki her gece,
kimlere uyumuyoruz?

bir toplumun ihtiyacı olan herşeye sahiptik oysa.
birlikte yaşayacak kadar özgür,
ayrı kalacak kadar bağımlı teknolojiye.
korkularımız da var bizim.
canlı bombaları biliyoruz,
ama patlayana kadar elleyemiyoruz...

kimi kandırıyoruz?
açlıktan ölen çocukların var olduğu dünyada...
çok üzülüyor çok ağlıyoruz,
kurban verirken toplumumuzun birlikteliğine,
bütünleşiyoruz her acıda,
canımız yanmadığı sürece...

ateş düştüğü yeri yakmıyor artık.
kabulleniyoruz sadece
sıra bize geldi diye...

aklıma sığmıyor düşüncelerim.
yeterince alkole bastırırsam eğer,
sivriliklerini önemsemiyorum,
ya içime batanları?
hangi resmi açıklama,
çıkarabilir
gömüldüğü yerden?

bir masturbasyon cıglıgıyla dağılıyor aklım.
şehvetin o en anlamsız,
o en saçma,
o en bilincdışı anında,
kaosumu görmezden geliyorum.
geliyorum!
bekler misin?
kasılırken bedenimin sınırları arasında,
aklımı tutabilir misin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder