‘Yeter artık! Benimle oynamayı bırakın!’ Avazı çıktığı kadar
bağırmıştı Ahmet.
‘-Sen daha uyumadın mı? Zıbar artık!’ Bu ona sigara veren
memurun sesiydi. Çok uzaklardan geliyor gibiydi. Artık olmadığı bir yerden…
Başı dönüyordu. Onlarca koku alıyordu. Mehtap’ın parfümünün
kokusu, keskin bir tütün kolonyası kokusu, yanmış plastik kokusu, duştan yeni
çıkmış ten kokusu, sıcak çikolata kokusu, tüm kokular birbirine karışıyor ayırt
edemiyordu artık. Kendini rahat ve yumuşak koltuğunun üzerine bıraktı.
Televizyonu kendi kendine çalışmaya başlamıştı.
-Az sonra fizik kanunlara meydan okuyan bilimin
açıklayamadığı gizemli olaylar ekranınızda olacak, ayrılmayın!
Ekran bir saniye karardıktan sonra bir çocuk belirdi. En
fazla 10 yaşlarında olmalıydı. Elinde metal bir kaşık vardı. Çocuk kaşığa
bakıyordu. Birkaç saniye sonra metal kaşık eğilmeye başladı. Yanı başında duran
yetişkin kadın ve adam çocuğa hayretle bakıyorlardı. Çocuk ise bu sıradan bir
olaymış gibi hiç istifini bozmuyordu.
Ekran tekrar kararır. Aynı oda bu defa arada bir perde
çekilerek ikiye bölünmüştür. İki tarafta iki ayrı masa ve iskambil kağıtları
vardır. Çocuk kartların arasından bir tanesini çekerek masaya bırakır. Diğer
taraftaki kadın çocuk gibi kartlardan birini çeker ve masaya ters olarak koyar.
İki taraftaki kart birbirinin aynısıdır. Çocuk oturduğu yerden kalkıp pencere
önünde duran başka masaya gider. Çekmecede ki farklı şekillerdeki tahta
parçalarından birini seçer ve alır. Aynı
şekilde diğer taraftaki kadında kendi tarafındaki masaya gidip çekmeceyi açar
ve çocukla aynı şekilde ki tahta parçasını alır. Çocuk sanki kadının ne
yapacağını biliyor gibidir. Çocuk sandalyesine oturur. Ve başını kaşımaya
başlar. Yanında duran adam da aynı çocuk gibi başını kaşır. Derken diğer taraftaki kadın da çocuğu
görmediği halde başını kaşır. Çocuk gülmeye hatta kahkaha atmaya başlar. Aynı
şekil de adam ve kadında kahkaha atmaya başlar. Adamla kadın kahkaha atarken
gözlerinden bunu zorla yaptıkları öyle bariz belli olmaktadır ki. Çocuk odanın
penceresine bakar. Bir süre sonra pencere kendiliğinden açılır. Yanında ki adam
pencereye doğru yürür. Pencereye tırmanarak kendini aşağıya atar. O anda
kameranın arkasında olduğunu tahmin ettiği başka bir adam kameraya çarparak düşürür.
Sadece ayakları görünür. Odaya başkaları girer. Kayıt kesilir.
Ekran kararır ve yeni bir görüntü belirir. Önceki gibi siyah
beyaz olan bu filmde bir askeri gemi ve denizciler yer almaktadır. Bir savaş
gemisidir bu ama farklı olarak geminin ön ve arkasında devasa boyutlarda
elektrik bobinlerine benzeyenmakineler yer almaktadır. Gemiciler görev
yerlerinde beklemektedirler. Kamera bu devasa bobinlere yakın çekim
yapmaktadır. Bu bobinler büyük motorlara kablolarla bağlanmıştır. Kayıt
kesilir. Başka bir gemide yeniden başlar. Az önceki gemiye yaklaşık 200 mt.
Kadar uzakta olan bir gemidir bu. Beyaz önlükler giymiş muhtemelen bilim
adamları ve üst düzey rütbeli subaylar görüntüdedir. Karşıdaki gemiye bakarak
bir şeyler söylemektedirler. Bir bilim
adamı önündeki kontrol panelinde ki şalteri aşağı indirmesiyle az önce
görüntüleri verilen gemiye döner kamera. Geminin üzerini yeşil bir sis tabakası
kaplamaya başlar. Bir süre sonra geminin orta kısmı görünmez hale gelir. Daha
sonra mavi renkli ışıktan bir çizgi haline gelen gemi tamamen gözden kaybolur.
Gemide koşuşturmalar başlar. Panikleyen bilim adamları ellerindeki kâğıtlara
bakıp hararetli bir tartışmaya girerler. Birkaç dakika sonra gemi yeniden
görünür olmuştur. Kayıt durdurulmuştur. Birkaç saniye sonra kaybolup geri gelen
gemide yeniden kayıt başlamıştır. Gemi kaybolmadan önce onlarca denizcilerle
doluyken şimdi sadece birkaç tanesi kalmıştır güvertede. Bunlardan bazıları öne
doğru eğilip kusmaktaydılar. Bazıları öylece bir sağa bir sola yürüyüp duruyorlardı.
En tuhafı bir denizci metal direğin içine geçmiş bir halde kollarını hareket
ettirmeye çalışıyordur. Kayıt kesilir. Televizyon kapanır. Ahmet şoka
girmiştir.
Bir an için gözlerini kapatıp bekledi. Açtığında yine
hücresindeydi. Yanık halı kokusu kaybolmuştu. Kendini çok yorgun hissediyordu.
Gördüklerine bir anlam vermeye çalışmıyordu artık. Çünkü biliyordu. Şimdi tek
istediği uyumaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder