9 Ağustos 2014 Cumartesi

cevapsız çağrı!

aklının içinde uçuşup duran kelimeleri
ve içinde kopan fırtınaları
bastırabilmek için her gece
şişelerce alkol kullanıp,
yetmediği yerde,
arayıp telefon defterindeki,
eskiden sevgili olabilme ihtimali yüksek kadınları,
ve meşgule düşürülüyorsa aramaların,
yada hic açılmıyorsa ısrarlarına rağmen,
yazmayıpta ne halt edeceksin?

en ummadıkların çağrı bırakırken telefonuna,
başkasının senden esirgediği aşkı,
kimlere pay edeceksin?

sonra sevmediğin tenlerde uyuşturmak ihtimallerini değerlendirirsin tek tek.
sonra bakarsın ki hissetmiyorsundur artık.
tenin rengi farklı,
alınan nefes farklı,
öptüğün dudakların tadı farklı,
için durgun bir açık deniz gibi.
ne dalgalanıyorsun,
ne de gelgitlerden etkileniyorsun.
gidip geldiğin içinde,
dar bir boşluktan başka bir halt değil!
gidip bir türlü geri gelemediğin düşünceler canını yakar.
gelmemek işine gelir gibi,
canın yandıkça kapılırsın,
yazdıkça yazarsın.
sonra geçer bir süre.
alkol oranı artar kanındaki.
ve tenindeki ruj izlerini birleştirince ortaya çıkan resim,
mutluluğunun resmi olur,
anlarsın...

kaybettiğin ruhunun içine sıkıştığı ten,
başka tenlerin temasıyla kendinden geçerken,
biraz daha yabancı uyanırsın.
gözlerini açtığın her sabah,
geç olur.
durup,
herşeyi silip yeniden başlayamazsın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder