8 Ağustos 2014 Cuma

önizleme-1



‘Yeter artık! Benimle oynamayı bırakın!’ Avazı çıktığı kadar bağırmıştı Ahmet.
‘-Sen daha uyumadın mı? Zıbar artık!’ Bu ona sigara veren memurun sesiydi. Çok uzaklardan geliyor gibiydi. Artık olmadığı bir yerden…

Başı dönüyordu. Onlarca koku alıyordu. Mehtap’ın parfümünün kokusu, keskin bir tütün kolonyası kokusu, yanmış plastik kokusu, duştan yeni çıkmış ten kokusu, sıcak çikolata kokusu, tüm kokular birbirine karışıyor ayırt edemiyordu artık. Kendini rahat ve yumuşak koltuğunun üzerine bıraktı. Televizyonu kendi kendine çalışmaya başlamıştı. 

-Az sonra fizik kanunlara meydan okuyan bilimin açıklayamadığı gizemli olaylar ekranınızda olacak, ayrılmayın!
Ekran bir saniye karardıktan sonra bir çocuk belirdi. En fazla 10 yaşlarında olmalıydı. Elinde metal bir kaşık vardı. Çocuk kaşığa bakıyordu. Birkaç saniye sonra metal kaşık eğilmeye başladı. Yanı başında duran yetişkin kadın ve adam çocuğa hayretle bakıyorlardı. Çocuk ise bu sıradan bir olaymış gibi hiç istifini bozmuyordu.

Ekran tekrar kararır. Aynı oda bu defa arada bir perde çekilerek ikiye bölünmüştür. İki tarafta iki ayrı masa ve iskambil kağıtları vardır. Çocuk kartların arasından bir tanesini çekerek masaya bırakır. Diğer taraftaki kadın çocuk gibi kartlardan birini çeker ve masaya ters olarak koyar. İki taraftaki kart birbirinin aynısıdır. Çocuk oturduğu yerden kalkıp pencere önünde duran başka masaya gider. Çekmecede ki farklı şekillerdeki tahta parçalarından birini seçer ve alır.  Aynı şekilde diğer taraftaki kadında kendi tarafındaki masaya gidip çekmeceyi açar ve çocukla aynı şekilde ki tahta parçasını alır. Çocuk sanki kadının ne yapacağını biliyor gibidir. Çocuk sandalyesine oturur. Ve başını kaşımaya başlar. Yanında duran adam da aynı çocuk gibi başını kaşır.  Derken diğer taraftaki kadın da çocuğu görmediği halde başını kaşır. Çocuk gülmeye hatta kahkaha atmaya başlar. Aynı şekil de adam ve kadında kahkaha atmaya başlar. Adamla kadın kahkaha atarken gözlerinden bunu zorla yaptıkları öyle bariz belli olmaktadır ki. Çocuk odanın penceresine bakar. Bir süre sonra pencere kendiliğinden açılır. Yanında ki adam pencereye doğru yürür. Pencereye tırmanarak kendini aşağıya atar. O anda kameranın arkasında olduğunu tahmin ettiği başka bir adam kameraya çarparak düşürür. Sadece ayakları görünür. Odaya başkaları girer. Kayıt kesilir.

Ekran kararır ve yeni bir görüntü belirir. Önceki gibi siyah beyaz olan bu filmde bir askeri gemi ve denizciler yer almaktadır. Bir savaş gemisidir bu ama farklı olarak geminin ön ve arkasında devasa boyutlarda elektrik bobinlerine benzeyenmakineler yer almaktadır. Gemiciler görev yerlerinde beklemektedirler. Kamera bu devasa bobinlere yakın çekim yapmaktadır. Bu bobinler büyük motorlara kablolarla bağlanmıştır. Kayıt kesilir. Başka bir gemide yeniden başlar. Az önceki gemiye yaklaşık 200 mt. Kadar uzakta olan bir gemidir bu. Beyaz önlükler giymiş muhtemelen bilim adamları ve üst düzey rütbeli subaylar görüntüdedir. Karşıdaki gemiye bakarak bir şeyler söylemektedirler.  Bir bilim adamı önündeki kontrol panelinde ki şalteri aşağı indirmesiyle az önce görüntüleri verilen gemiye döner kamera. Geminin üzerini yeşil bir sis tabakası kaplamaya başlar. Bir süre sonra geminin orta kısmı görünmez hale gelir. Daha sonra mavi renkli ışıktan bir çizgi haline gelen gemi tamamen gözden kaybolur. Gemide koşuşturmalar başlar. Panikleyen bilim adamları ellerindeki kâğıtlara bakıp hararetli bir tartışmaya girerler. Birkaç dakika sonra gemi yeniden görünür olmuştur. Kayıt durdurulmuştur. Birkaç saniye sonra kaybolup geri gelen gemide yeniden kayıt başlamıştır. Gemi kaybolmadan önce onlarca denizcilerle doluyken şimdi sadece birkaç tanesi kalmıştır güvertede. Bunlardan bazıları öne doğru eğilip kusmaktaydılar. Bazıları öylece bir sağa bir sola yürüyüp duruyorlardı. En tuhafı bir denizci metal direğin içine geçmiş bir halde kollarını hareket ettirmeye çalışıyordur. Kayıt kesilir. Televizyon kapanır. Ahmet şoka girmiştir.

Bir an için gözlerini kapatıp bekledi. Açtığında yine hücresindeydi. Yanık halı kokusu kaybolmuştu. Kendini çok yorgun hissediyordu. Gördüklerine bir anlam vermeye çalışmıyordu artık. Çünkü biliyordu. Şimdi tek istediği uyumaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder