10 Temmuz 2014 Perşembe

biz ve siz...

sabahları birlikte gidilip kahvaltı edilen ya da öğlen saatlerinde önunden geçilirken beş dakika oturulup kahve içilen bir cafeydi, aylar sonra karşılastığımız mekan...
benim yanmda başka bir kadın, senin yanında başka bir adam. kadın da adam da memnundu hayatından. biz ise gözgöze geldiğimiz anda buz gibi kesilmiştik, bu bazılarının memnun olduğu durumdan...

tam karşımızdaki masaya siz oturdunuz. biz kelimesinin paydasında ise bir yabancı kadın vardı artık  ve sen sessizce bir 'siz'e taşınmıştın. biz çay söylemiştik cam bardakta. benimki her zaman ki gibi demli, yanımdaki kadının ki açık ve 3 şekerli. siz beyaz fincanlarda muhtemelen kahve içiyordunuz... seninki sütlü ve şekersiz, adamınkini bilmiyorum... kadın ve adam sırt sırta duruyorlardı. ben ve sen ise karşılıklı gelmiştik...

kimi zaman gözgöze gelip susuyorduk karşımızdakilere. bazen gözgöze gelmemek için sen adama, ben kadına saklanıyordum. ama ikimizde merakla süzüyorduk olan biteni. gözgöze geldiğimiz ilk anda selamlaşmamıştık bile. iki yabancı gibiydik birbirimize. sen durmadan saatine bakıp duruyordun. kalkmak istedikçe karşındaki adam tutuyor gibiydi seni. rahatsız olduğunu hissetmiştim...

karşımdaki kadının gözlerinin içine bakarak, daha eğlenceli bir yere gidelim dedim fısıldayarak. kadın çantasını aldı. ben ayağa kalkıp kadının sandalyesini hafifçe çekip kalkmasına yardım ettim. ayağa kalkarken ve kalktığım anda, kadının sandalyesini çekerken ve kadının elinden tutarken beni izlediğini biliyordum... dar koridora doğru ilerlerken elimde olmadan, aslında, hayır bizzat isteyerek duraksadım. kadının elini braktım ve hafifçe geriye dönüp sana baktım...

adam masanın üzerindeki elini tutmuş sana birşeyler anlatıyordu. sen, benim az önce oturduğum boş sandalyeye bakıyordun. belki gözlerini oradan alıp bana bakarsın diye, bir kaç saniye bekledim... yanımdaki kadın sesi birşey mi unuttuğumu sordu...
-'hayır hayatım...' diyebildim yutkunurken.
oysa ki ben bile inanmamıştım bu cevaba. birşeyleri unutalı aylar olmuştu ve belki de ancak o gün, o saatte, o mekanda anımsıyor gibiydim...

kadın belime sarıldı, başını göğsume yaslayıp, 'hadi çıkalım buradan' dedi...
-'çıkalım sevgilim...' dedim...


ve son bir kez gözgöze gelemeden ayrılmıştık oradan...

benim yanımda yabancı bir kadın, senin yanında yabancı bir adam... biz kelimesinin kapsama alanı içinde sen yoktun artık... ve siz yolda yürürken, yanından geçilen ve farkedilmeyen coğrafya gibiydiniz....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder