20 Ağustos 2013 Salı

Ne zaman kazandık ki biz?

zamanla
geçiyormu?
az önce öpülmüş dudaklarının ıslaklığı?
kalbin deli gibi çarparken
unutuluyor mu kulaklarındaki o uğuldama
öğreniyor mu insan yaşamayı
herşeye rağmen
yenilmiş bir kalple
arkasına bakmadan yürümeyi?

zamanla

inkar edilebiliyor mu
inandığımız?
dimdik ayakta yaşarken bir ömrü
saygıdan değil
zavallılıktan karşısında diz çöküp
uysal bir kölelikle
inkarlarımız
en büyük sözlerimizi
kelime oyunlarına sığınıp
saklandığımız...
görünmez olunabiliyor mu?

zamanla...

unutabiliyor mu insan
bütün yol boyunca
elinde tuttuğu eli terleyen
bir otobüs yolculuğunda
omzu uyuşsada başının altında
o saçlarının kokusu yok mu
işte o koku
sabah uyandığında
yanındaki yastığa sinen
o koku
uçup gidiyor mu?

zamanla...

bir kadeh rakı
bir kaç satır mısra
belki de unutulacak ayıldıktan sonra
bir hayale kapılmak
olmayacak belki
insan kanmayacak
ama yaşanmışlık içinde
o eskimiş an'lar için
yenilerine surat asıp
nankör bir köpek gibi
hep mutsuz
hep hırlayarak bakmak hayata
geçer mi bu öfke?
sakinleşir mi insan
zamanla....

o tutkusu dokunuşların
etin ete değmesi
ışık bile utanır
giremez araya
soğuk tutuşur
alevleri sararken bedeni
o kadar yoksul
bir o kadar zengin bir sevişme anı
düştüğünde aklına
aylar geçsede aradan
tahrik olmaz mı artık insan
etkisi geçer mi bunun
zamanla...

düşünmekten yorgun düşer
duası yetmez kaderine
uyanası gelmez
bir zamanlar sığamadığın
şimdi ise bir türlü dolduramadığın
o yatakta
yapayalnız ve kederli
kaybolan yıllardan arta kalan
şerefli bir yenilgi
ne zaman kazandık ki biz?
şimdi bırakıp kendimizi zamanın nadasına
herşey düzelecek diye
umut sarıyoruz kırıklarımıza
zamanla....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder