26 Ağustos 2013 Pazartesi

günahkar!

bir fırtına kopar önce,
insan yorulup bekler bir köşede
yanıbaşında bir yabancı
eski çağların özlemiyle
adam akıllı bir sevda dilenir farkında olmadan
aklını yitirmiş gibi sanki yıllar önce
mezopatamya'dan bu yana
yerleşememiş hicbir yere
ait olamamış kayıp ruhu girdiği bedenlere
hep bir eksiklik,
kendi boşluğunu içinde doldururken,
daha büyük boşluklar yaratmış...
doymamış bir türlü
bir türlü aklı almamış bu hesap tutmazlığı
çok sevmiş hatta
çok sevilmiş bir zaman
kendi eliyle ittirmiş sunulanı
çok isyankarlıkta bulunmuş
iflah olmamış
bir fırtına kopmuş sonra
tozu dumana katan
kaybolmuş karanlıkta
bir daha eskisi gibi olamamış
çok yorulmuş.
yığılmış bir kuytuya,
son bir sigara yakmış,
katlanılması zor geldikçe
yaşamanın böylesi...
ruhuna kızdıkça
kendi bedenini cezalandırmış...
özlememiş kimseyi
unutuldukça her an
ve beklememiş
beklemekten nasır tutarken elleri
dokunamamış kendine daha fazla
özlerken eski sevgiliyi...
ağlamıyormuş artık
ağlamak,
geri getirmezken bekleneni.
bir sırrın gizemini çözerken,
başka bir sırra kadem basmış.
yalan çıkmış söyledikleri
kabul görmemiş bir türlü
ayıp sanmış
ertelemiş sevda sözlerini
aklı başına geldiginde
zaman akıp kaçmış

bir fırtınaya tutulmuş
atmış kendini kuytu bir köşeye
yanındaki tuhaf yabancı
açılmış pandoranın kutusu
yayılmış her yanına karamsarlık
gün ortasında gölgesiz kalmış..
kimse inanmamış olan bitene
o anlatmaya çalıştıkça
dibe batmış
yanacağını bile bile
en büyük günaha kanmış
öleceğini bile bile
dünyaya gelmeyi göze almış....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder