22 Haziran 2016 Çarşamba

şehirler arası...

nasıl bir duygu?
en önden tanık olmak kopan fırtınalara?
içinde hissetmek o kaosu,
o karmaşayı, koşuşturmayı,
kayalıklara çarparken çıkan seslere teslim olmak
yıkılmak, yenilmek, tuzlu su saçlarının arasında
sen yukarı çıkmak istedikçe dibe batmak
nasıl bir duygu?
ayaklarını basacak bir yer bulamamak
bu düşme duygusu
arkanda seni tutmak için biri olmayacak
merdivenden inerken bile
ayağın boşlupa savrulunca
için ürperir ya
öyle bir his işte düşünsene
yaşamak ömrün boyunca
hiç geçmeyecek mi?
belki...

nasıl bir duygu?
tam karşısında durup,
hatalar yapan birine,
içinde fırtınalar koparken,
söyleyeceklerin,
kaybolacak rüzgarında
yine de söylemek,
ve okumak,
kapılıp gitmek onunla birlikte
nereye kadar?

anlaşılmazlığın duvarını aşamamak,
her teşebbüsünde,
duvara çarpıp kırılması umutlarının,
yine de dizlerinin üzerine çöküp,
toplarken parçaları,
ellerine vurulması,
nasıl bir duygu?

dinlenme tesislerinde duran,
bir otobüs kadar sessiz içim şimdi.
bir anons verilse de kurtulsam diyorum,
bu karanlıkların arasından
bu insanların bu saatte burada işi ne?
hangi şehri sevmemişler ki,
göze almışlar savrulmayı...
gitmekle olsaydı eğer,
hiç oturup şiir yazar mıydı?
yaşlı başlı şairler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder