12 Haziran 2016 Pazar

Kırmızı ve yeşil...

Uzanıp torpidosunun kapağını açıp açılmamış sigara pakedini aldı. Ağzıyla pakedin üzerinde jelatini ısırıp tek eliyle açtıktan sonra, dudaklarının ucuyla bir sigarayı tutup çıkardı. O sırada ısınan çakmak dışarıya doğru çıktı. Kor halindeki metali sigaranın ucuna bastırarak bir kaç defa nefes alıp vererek yaktı sigarasını. Hız göstergesinin üzerindeki saati kontrol etti. Mesaisinin başlamasına iki dakika kalmıştı ve işe yerine ulaşması en iyi ihtimalle yarım saat sürecekti. Klimayı kapatıp sol tarafındaki pencreyi açmasıyla, sıcak havayla karışık motor sesleri arabanın içini doldurdu. Derin bir nefes çekip sigarasından dışarıya doğru üfledi. Sol kolunu açık pencereden dışarıya sarkıttı. Güneşin ısıttığı kapının metalindeki sıcaklığı hissetti. Trafik sıkışıklığı burada normaldi ama bu sabah başka bir sorun olmalı diye aklından geçirdi.

'İyi ki, yarım saat erken yola çıkmışım!' dedi kadın kendi kendine. Sol tarafında duran otobüsün cam tarafında oturan adamla gözgöze geldi bir an. Üzerindeki elbisenin askılarından tutup biraz daha yukarı çekti. Bir eliyle göğüslerinin örtüldüğünden emin olurcasına bastırdı. Ayaklarını pedallardan aşağı indirip eteğini düzeltti. Sonra vitesi takıp biraz daha yaklaştı öndeki arabaya, adamın görüş mesafesinden çıkmak için.Kanal değiştirmek için radyosunun düğmesine dokundu. Hareketli bir şarkı buluncaya dek istasyonlar arasında gezindikten sonra, eski bir şarkı bulunda durdu. Keyfi yerine gelmişti. Mırıldanmaya başlarken şarkıyı, dikiz aynasında kendisine göz attı. Dudaklarını önce içeriye sonra dışarıya doğru kıvırırarak rujunu kontrol etti. Trafiğin açılıp açılmayacağını görebilmek için oturuğunu düzeltip biraz daha ileriye bakmaya çalıştı. Trafik ışıklarından sonra yol açık gibi görünüyordu. Bir defa daha yeşil yanardı, sonra yeniden kırmızı ve sonra kurtulacaktı bu işkenceden. Gülümsedi kadın, radyonun sesini biraz daha açtı.

Altı saattir yoldaydı ve en kötü kısmına gelmişti artık. Sehirlerarasında saatlerce yol gidbilirdi. Ama şehir içinde yarım saat gitmeye bile tahammülü yoktu. Altındaki onaltı tekerlekli canavarın sıkıldığını hissediyordu. Beş buçuk saatte üçyüzelli kilometre yol yaptıktan sonra, yarım saatte sadece iki kilometre yol yapmak, yorgunluğunu katlamıştı adeta. Bir an önce çevre yoluna geçip kurtulmak istiyordu bu işkenceden. Bu da yetmezmiş gibi önündeki arabayı kullanan kadın dikiz aynasına bakıp makyajını kontrol ediyordu. Bir düğmeye basıp, normal kornasını kapatıp kamyonunun en gürültülü havalı kornasını açıp tüm gücüyle bastı. Trafik açılmadı belki ama o an rahatladığını hissetti.

Biten sigarasnın izmaritini orta ve baş parmağı arasına alarak uzağa fırlattı adam. Arkadan gelen korna sesiyle irkildi olduğu yerde. belli belirsiz bir küfür mırıldandı sol tarafındaki aynadan tır şöförüne bakıp.Yeşil ışığın yandığını görünce vitesi bire takıp hafifçe gaz pedalına bastı. Önündeki araba hareketlenince o da peşinden devam etti. Daha üç tane araba geçmişti ki yeniden kırmızı yandı. Önündeki araç daha seri olmadığı için sinirlenecek gibi oldu ama sadece tek bir araç kalmıştı. Bir dakika sonra yeniden yeşil yandığında bu sıkışıklıktan kurtulacaktı. İleride yol açıktı.  Hatta kırbeş saniye kalmıştı derken, otuz saniye... Nihayet yeşil yanmıştı. Yeniden vitesi bire takıp ayağını gaz pedalının üzerine götürdü. Biraz daha yaklaştı önünde duran araca.Biraz daha... Yeşil yanıyordu ve önündeki araç hala hareket etmemişti. Kornaya bastı. Sonra bir daha. hala hareket etmiyordu. Neredeyse kırmızı yanacaktı ve yine beklemek zorunda kalacaktı. Yeterince geç kalmıştı. tekrar bastı kornaya bu defa daha uzun. Arkada ki tırın da kornaya basmasıyla gürültü dayanılmaz olmuştu. Önünde duran aracın şöförünün arabadan indiğini görünce gözlerine inanamadı. Başını pencereden dışarı uzatıp seslendi: ' Bilader çeksene arabanı, neden yolun ortasında duruyorsun?' Adam saki duymuyormuş gibi arabadan asagı indi. Anahtarını kapının kilidine takıp kilitledi. Ve yolun diğer tarafına geçip uzaklaştı.Dalga mı geçiyordu? Sağ ve sol tarafı kontrol etti ama geçecek kadar mesafe yoktu. Bir kez daha tüm gücüyle kornaya basıp indi arabadan.

Kadın yeşil ışığın yanmasıyla biraz ilerleyip durmuştu. Yan tarafına yanaşan otobüsteki adamın bakışlarını üzerinde hissedince sinirlendi birden. Önünde duran arabaların sürücüleri araçlarından inince siniri katlandı. Ne yapıyordu bu adamlar? Arkasındaki tırın küfür eder gibi ikide birde korna çalması iyice çileden çıkartmıştı. Bir an önce kurtulmak istedi bu saçmalıktan.Sol tarafındaki aynaya bakınca arkasında tırın kendisine çok yaklaştığını farketti. Camı indirip başını dışarı çıkartıp arkaya doğru baktığı anda, çarpma sesini duydu.Kendini arabadan dısarı attıgı anda, arabasının öndeki arabaya doğru itildiğini farketti. Bir kaç saniye sonra metallerin sıkısması ve kırılmasını sesini duydu.Daha iki ay önce aldığı yeni arabası bir akerdeon gibi katlanıyordu. Düşünceleri donmuştu sanki. Sadece izliyordu.

Nİhayet yeşil ışık yanmıştı.Tam ilerlemeye başlarken önündeki araçların durmasıyla sertçe frene bastı. Koca tır sanki olduğu yerde yaylanıyormuş gibi yukarı aşağı hareket ederken tıslama sesleri çıkararak durdu. Işıkların tam altındaki araçtan şöförün indiğini gördü. Bir kaç saniye sonra arkasında duran aracın da şöförü dışarı çıkmış bir şeyler söylüyordu. Ensesinden sırtının ortasına doğru akan ter damlasını hissetti. Direksiyonu sımsıkı tutan parmaklarındaki kan dolaşımı durmuş, bembeyaz olmuşlardı. Dışarıda gördükleri her saniye içindeki ateşi körüklüyor gibiydi. Sıkmaktan dişlerinin ağrıdığını hissetti. Kan beynine sıçramıştı. Ağız dolusu küfürler etmeye başlayarak vitesi önce bire taktı sonra ikiye takıp tüm gücüyle gaz pedalına bastı. Önünde duran küçük araca çarptığı anda, kullanan kadının kapıyı açıp kendini dışarıya attığını gördü. Gaza daha fazla yüklendi. Önündeki araç sanki kağıttan yapılmış gibi koca tırın baskısıyla ezilmeye başlamıştı. Tırın ittirmesiyle katlanan araç önünde duran diğer araca çarpınca biraz daha ezildi. Tır bir canavar gibi küçük aracın üzerine çıkmak üzereydi. Altına aldığı aracın camları basınca dayanamayarak patladı. Ezilen camların çıtırtısı, tırın motorundan çıkan sesin arasında kayboldu. Tırın ön bölmesi aracın üzerine çıktığında büyük tekerlerinin baskısına daha fazla dayanamayn araç direnmeyi bırakmıştı. Tırın şöförü bu kargaşadan aldığı zevkle gaz pedalına biraz daha yüklenince motordan boğuk bir ses çıktı. Şimdi önde duran aracın üzerine çıkmak üzereydi.

Adam, aracını yolun ortasından bırakıp giden sürücünün arkasından bakarken geriden gelen çarpma sesiyle irkildi. Arkasına döndüğünde önce yla dşen kadını gördü. Ardından tırın küçük aracı adeta dişlerinin arasına alır gibi çiğnediğini. Donakalmıştı. Tırın durmadığını farkedince kendine geldi. İki elini havaya kaldırıp tırın sürücüsüne doğru bağırmaya başladı. Aynı anda yere düşen kadına doğru ilerliyordu. Kadın dehşet içinde kendini kenara atmya çalışırken tır aracın üzerine çıkmıştı bile. Patlayan camların parçaları kadının üzerine gelmişti. Kadının yanına geldiğinde tır şöförüyle gözgöze geldi. Delilikti bu. Kendini kaybeden insanların gözlerinde daha önce de görmüştü. Uzanıp kadını elinden tutup kaldırdı. Kırılan metal parcalarından korunmak için yolun diğer tarafına gectiler.Tır ağır ağır ama kararlılıkla ilerlemesine devam ediyordu. O an kadını bırakıp arabasına koşup kurtarmanın yollarını düşündü. Tam bir adım atacaktı ki artık çok geçti. Tırın baskısıyla arabası olduğu yerde yan dönmeye başlamıştı. Şöför koltuğunu olduğu taraf tırın burnunun ucundaydı ve her saniye biraz daha fazla eziliyordu. Sahibi ansızın kaçan araçla tır arasında kalan arabası adeta çığlık atıyordu. Tırın son tekerlekleri kadının arabasının üzerinden geçerken, yolundaki her türlü engeli ezip geçmekte kararlı olan tırın durduğunu gördü. Kadının sımsıkı tuttuğu elini bırakıp tıra doğru yürümeye başladı.

 
Kadın dehşet içinde donup kalmıştı. Sanki ortalığı sis kaplamış gibi dumandan başka bir ey göremiyordu. Sadece duman ve tırın motorundan çıkan korkunç gürültü. Avuclarını dayadığı asfaltın sıcaklığını hissetti. Başını havaya kaldırdığı anda tır bir canavar gibi tam karşısındaydı. Üzerine doğru sıçrayan camlardan korunmak için ani bir refleksle yüzünü kapattı elleriyle. O an başka bir el kolundan tutup onu kaldırmaya çalışıyordu. Kolundan tutup onu kaldıran güçten destek alarak ayağa kalkmaya çalıştığında dizlerinin titrediğini hissetti. Sanki damarlarındaki tüm güç çekilip alınmıştı. Titriyordu. hakim olamadığı bir titreme bütün bedenine yayılıyordu. Son defa derin bir nefes alıp doğruldu. Kendisine yardım eden adamla gözgöze geldiğinde kendisine birşeyler söylediğini anladı. Ama sesi öyle uzaktan geliyordu ki. Adam eliyle yaptığı işaretten oradan uzaklaşması gerektiğini anladı. Adama yaslanıp zorlukla bir kaç adım atabildi. O an bütün dünyanın durduğunu hissetti. Herkes durmuş arabalarının içinde dehşet ve şaşkınlıkla onları izliyor ama kimse hareket etmiyordu. Sadece o korkunç tır sanki oflayarak ve homurtular çıkararak küçük arabasını ezmeye devam ediyordu. O an sımsıkı tuttuğu elin gevşediğini hissetti. Adam yanından uzaklaşırken daha fazla ayakta duramayacağını anlayıp kendini yere bıraktı.

Bir böceği ezer gibi üzerinden geçtiği küçük araçtan sonra nispeten daha büyük olan ikinci araca ulaştığında aldığı zevki daha önce hiç hissetmemişti. Sahip olduğu muaazzam güçle dünyanın sahibi gibiydi. Gaz pedalına yüklendiğinde motorun boğulduğunu anladı cıkardığı sesten ve vitesi yükseltip daha fazla basmaya başladı. Bu araba diğeri gibi kolay lokma değildi. Baskının şiddeti artınca araba yan dönmüş önündeki diğer araca yaslanmıştı ama daha fazla duramazdı önünde. O an başını kaldırıp baktığında trafik ışığının kırmızı yandığını görünce ayağını gaz pedalından çekip durdurdu tırı. Dudaklarındaki gülümseme kahkahaya dönmüştü. Bir kaç dakika önce hissettiği o bezmişlik ve bıkkınlık duygusu yerini heyecana ve canlılığa bırakmıştı. Sanki yeniden onsekiz yaşındaymış gibi genc hissetti kendini. Arka tarafında bulunun mini buzdolabına uzanıp kapağını açtı. Soğuk bir şişe su alıp içmeye başladı. O anda sol tarafındaki aynada kendisine doğru yaklaşan adamı gördü. Önce ne olduğunu anlayamadı ama adam tırın kapısına doğru elini uzatıp açmaya çalıştığında anda kilitledi kapısını. Penceresini yukarıya kaldırdı. Sırıtarak baktı dışarıda duran öfkeli adama. Adam kapının kolunu zorlayıp yumruklamaya başlamıştı. Koltuğunun altında duran levyeye uzanıp eline aldı. Adam gösterip defolup gitmesini söyledi. Adam bir adım geri attı. Ama sonra yeniden kapıyı yumruklamaya başlamıştı. Trafik ışığını kontrol etti. Hala kırmızı yanıyordu. Tam kapıyı açıp dışarı çıkmayı düşünürken yeşil yandı. Elindeki levyeyi yandaki koltuğun üzerine bırakıp, tırı hareket ettirmek için vitesi taktı ve gaz pedalına bastı. Tırın hareket ettiğini gören dışarıdaki adam bir iki adım geri çekildi. Önünde iki araba olduğu halde tır ilerlemeye başladı. Direksiyonu sol tarafa doğru hafifçe kırıp önündeki arabaları yan tarafına aldı. Yol açılmıştı artık. Yolunu kesen arabaların engelinden kurtulan tırın motoru rahatladı. Yavaşça ama emin bir şekilde hızlanmaya başladı tır. Adam keyif içinde sol tarafındaki aynaya bakarak geride kalan adamın çaresiz çırpınışlarını izledi bir süre. Sonra dikkatini yola vererek ilerlemeye devam etti.


Tırın tam olarak neden durduğunu anlamamıştı ama çokta önemli değildi. Tüm gücünü toplayıp tırın yanına geldi. Kapısını açmaya çalıştığı anda kilitli olduğunu anladı. Öfkesi katlanmıştı. Hem kapıyı açmaya çalışıyor hemde tüm gücüyle yumrukluyordu. Tırın şöförü dalga geçer gibi ona bakıp sırıtıyordu. Bir an adam eğilmiş, yeniden göz göze geldiklerinde eline bir levye almıştı. İçinde durumun daha kötü olacağına dair bir his belirince istemsizce geriye doğu bir adım attı. Daha kötü ne olabilirdi ki? Kendisini toplayıp yeniden tırın kapısına yöneldi. Açamayacağını bilsede ısrarla kapının kolunu çekiştirmeye ve yumruklmaya başladı yeniden. Adamın tam kapıyı açacak gibi olduysa da duraksayıp trafik ışıklarına baktığını gördü. Sonra elindeki levyeyi bırakıp tırı yeniden hareket ettirince geriye doğru uzaklaştı. Metalerin çarpışma ve sürtünme sesleri tüm caddeyi doldurmuştu. Bir kaç saniye sonra tır sola doğru manevra yapıp önündeki engellerden kurtulup uzaklaşmaya başladı. Adam toz bulutu ve hurdaya dönmüş üç aracın içinde çaresizce kalmış, uzaklaşan tırın arsından bakıyordu. ne yapacağını, yaşadığı bu durumu kendisine nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Trafik ışıkları yeniden kırmızı yanmıştı. Öylece durdu.
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder