17 Ekim 2014 Cuma

yangın yeri...

çocuk,
sil yüzünden bu şehrin yalanlarını...

boşluk dolduranlardan değil,
gidince boşluğu dolduralamayanlardan olamadığım için,
bu kadar yalnızım...

söyle bana küçük kız,
herkes gider mi?

ne olacak bizim bu halimiz?
sıradan insanların,
onda birini yaşasa mutlu öleceği hayatları yaşıyoruz,
beğenmiyoruz...
yetmeyen ne bize?
neden dolduramıyoruz içimizdeki bu boşluğu?
neden durmadan kanatıyoruz?
kabuk tutan yaralarımızı...

neden doyamıyoruz?
neden ağız dolusu kahkahalarımız yok bizim?
zoraki tebessümlerle geçiştiriyoruz mutluluklarımızı...

kimden çekiniyoruz?
çok mu yorulduk hayat karşısında,
biraz sevinsek,
hüzünle mi bitecek her zaman?
her zaman,
alıp dersimizi,
haddimizi bilip,
daha mı az isteyeceğiz?
kalbimizden geçenleri...

öyle imreniyorum ki bazen,
yazmayı beceremeyip,
yaşamakla yetinen insanlara....
okumakla vakit kaybetmeyip,
an'ı yaşayanlara...

içki ve sigara yüklü mısralarımda ne buldun?
hangi kelimem tuttu seni yanımda?
sen okurken çıplak hissettin kendini,
ben yazarken tenine dokundum...

çok yazınca geçmiyormuş,
çok alışınca vazgeçemediğin gibi...
insan sığdıramıyormuş meğer,
'ayrılık' kelimesine
kendi yangınında,
küle dönenleri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder