5 Haziran 2014 Perşembe

Dokun'ma...

pornografik hayallerin arasından kurtarabildiğim masum öpüşler.
romantizmin Türkçe'ye çevrilmiş haline aşk diyoruz bir süredir.
açıklayamadığımız,
belki de açıklamadığımız küçük sırlar,
gecenin karanlığının torpiliyle,
avuçlarımızın içine gömdüklerimiz...
pornografik hayallerin arasından kurtabildiğim,
küçük tebessümler...
camın buğusuna yazılan,
sonra okunmasın diye üstü avuç içiyle karalanan,
seni seviyorumlar...
ama neden?
dokunabildiğim için mi?
dokunulduğum için mi?
içimi durmadan çekip,
nefesini soluduğum için mi?
için için ağlarken sen,
zaferlerime bir aldatmaca daha eklememe izin vermen mi?

pornografik hayallerimin arasından beyaza boyadıklarım.
dokunamadım diye değil,
bazen,
dokunursam rengi solar diye uzaktan baktıklarım.
öptükçe seni,
çoğalan kırmızılıkların...
öpmedikçe,
içimde patlayan yanardağlardan süzülen
ateş sarısı lavlarım...
bu senden sonra bir türlü anlatamayışlarım,
seninle geçen bir kaç dakikayı yere göğe sığdıramayışım.
tanrımın kıskandığı,
benim sakındığım,
senin belki de
ne olduğunu bile anlamadığın,
bu pornografik düşlerimin arasından sıyırıp,
adınla başlayan şiirlere kullandığım,
kapat gözlerini ve sadece beni düşün!
gözlerini kapatmadan önce
görmek için umutla beklediğin...
Türkçe'ye bir türlü çeviremediğim teninin kıvrımları.
bir türlü beceremediğim, bu aşkın sevgililiği.
bu sana seni seviyorum diyememenin,
çaresizliği...
her sabah kokunu arayan bir bebek gibi,
aç uyanmalarım.
başka bir bedende doyamadığım için,
her gece kendi kanımda,
boğulma çabalarım.
pornografik silüetler arasında,
utanıp kendimden,
ettiğim her yemini,
senin teninde bozmak için,
tanrımla aramı bozmayı göze alışlarım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder