8 Haziran 2014 Pazar

aşkın halleri...

ıslanan sokakları kurutma çabası mıdır?
rüzgarların durmadan esmeye çalışması.
yoksa bir yalnızlığın silinme gayreti midir?
geride bırakılan olmanın dayanılmaz ağırlığı...

aşkının şiddetinden korkup,
telefonumu kapadığım dogru.
ararsın diye,
konuşamam diye içime gömüp sesimi,
karşında ürkekçe susuşlarım.
yokluğunun her yeni gününde boş sokaklara bakıp,
gelmeyen trenlerin sesini,
rüzgar seslerine benzetme çabalarım.

bazen inanırsın ya kendi yalanlarına,
daha doğrusu inanmak işine gelir.
boş bir odaya kapanıp ağlayacağını düşünme gerçeğinin karşısında,
senin inanmaya razı olduğun,
yalanlarım...
benim bir türlü nefes veremediğim,
sevgi dolu mısralarım.
görüşeceğiz diye bir türlü yere göğe sığdıramadığım,
belki de ölesiye korktuğum,
gözlerinin hüzün dolu bakışları...
aşkının ötesinde bir köy bulamadım sana,
aşkından büyük bir sevda...
ne sözlerim yetiyor ne de düşünebiliyorum,
senin yıktığın tabuların,
beni, yerine koyduğun tanrının,
dilediğin afların,
bir bu kadar daha üstüne koyduğun,
sorumluluklarım...

küçük bir kız çocuğu gibi telaşlısın şimdi.
ilk kez görünecekmiş gibi sevdiği adama.
ilk kez kırmızı çantasını takıp koluna,
kırmızı ojeleri tırnaklarında,
içi icine sığmamış,
sığmadıkça telaşa kapılmış,
bir bakışın kıvılcımıyla alev almış,
bütün bunların hayal olduğunun farkına bile varamamış,
küçük, karanfil kokulu bir kız çocuğu...

küçük bir kız çocuğu gibi tuhafsın şimdi.
aklında sevdiğin adamın geniş zamanları.
ilk öpüşlerinin kokusu,
teninin yangınları...
bu, bir türlü Türkçe'ye çevrilemeyen karın ağrıları.
bu, aşkın e hali,
de ve den hali,
bu, geçmiş zamanın bir türlü geçmeyecekmiş gibi duran halleri...
ürkek masumluğun,
saf bir beyazın içinde,
aklımdaki yankıları...

küçük bir kız çocuğu gibi korkuyorsun şimdi.
dönüp durup yatağında uyuyamayışın.
bu, bir hasretin biterken,
belki de hasretken daha iyiydi kaygısı.
yüzünde düşlediğin nefesim.
dokunuşlarım kadar gerçek bir dünyanın,
hayalindeki cennetin ötesinde olma ihtimallerim.
zamana bıraktığın umutlarının hasat mevsimi.
üstüne koyamadıklarının itirafı.
yüzünün kızarmalarının hafifletici sebepleri
ve ben sevgilim,
sevgilim derken sesinin titrediği...
ses veremesemde mısralarıma,
en az senin kadar,
kücük bir çocuğum...
korkup karanlıktan,
başını yorganın altına gömen,
gözlerini kapatıp,
senin yüzünü
yüzüme süren...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder