22 Aralık 2013 Pazar

henüz Türkçe'ye çevrilmedi çaresizliğim!

kırılganlıkları toplayınca,
elde var sıfır!
sonucu önceden tayin edilmiş
ve seçenekler arasında gizlenmiş,
çoktan seçmeli ama genelde seçme engelli benim için,
hangi imla kuralından notum kırılacak?
ve tekrar edeceğim bu seneyi merak ediyorum.
azdan sevmeli...
çok bağlanınca
ucunu kaçırıyorsun yaşadıklarının...
şimdi elimde avucumda yamalı bir sevda.
her ay sonu alacak bakiyesi veren bir hesap ekstresi.
bu kadar alacaklı olupta küsmeyen
başka kim var bu dünyada?

aşkın veresiyesi olmaz!
nakdin kadar değer buluyorsun.
vaktin sonunda elden çıkarılıyorsun.
elimde avucumda ucuz bir fiyaka.
yaktığım sigaranın dumanına karışıyor artık yalanlarım.
göz gözü görmüyor.
gözden çıkarılmıs bir aşkın
geride bırakılanıyım.
yetişmek için çabalamıyorum artık.
vaktim kalmamış.
kolumdaki akrep yelkovan arasındaki kovalamacaya son vermek için,
pilini söktüm saatimin.
akrep yelkovanın elinden tutarken hem de...
aklımdaki sorularıma yanıtlar buluyorum günlerdir.
her cevabım mutluluk resimleri gibi...
mutluluğun resmi yapılır mı diye sorma!
yaşamadan bilemezsin...

şimdi elimde avucumda köşeleri kıvrılmış,
harita metod altı ortalı kareli bir defter.
ne el yazım kalmış üzerinde,
ne de kirli bir silgiyle silinmiş, çıkmamıs şiirler...

artık melek değilim!
her gece peşinden geldiğim
o karanlık sokakların koşesinde beklediğini bildiğin,
görmesende hissettiğin,
ben değilim!
kemirilip atılmış,
tadına varılamamış,
umuduna yatırılan paranın karşılığını verememiş,
kirlenmiş!
artık musluğun altına tutsan da temizlenemez hicbir suyla,
arınamaz duayla...
en merhametli tanrının bile uzak durduğu,
bir lanet değil bu.
henüz Türkçe'ye çevrilmedi çaresizliğim!

söyle aşkım...
susuyorum diye içinde kapadığın kapıların,
yüzümde hissettiğim sıcak nefesin,
neresine kadar dayanabilirsin?
bu fırtınanın,
ayakta kalarak...
ya da ne zaman karar vereceksin?
alıp başını gitmek için...
kalırsan bu kimin zaferi olacak?

durmalısın şimdi...
karnımda ki bu ağrının bir tarifi yok.
ögreneceksin derken bahsettiğin,
yeni bir çaresizlikmiy di?
dokunulmazlığın nereden geliyor?
maddesini çıkarınca bu aşkın,
manasına ne kadar dayanabilir bu beden?

nerede kalmıstık?
yeni sözlerim,
eskilerinden daha hafif...
dudaklarımın arasından çıkmadan
dumanlanıyor aklım...
ulaşılmazlığın tekrara dönüyor içimde.
aynı sözleri söylememek için belki de
suskunluğum...
aynı orgazmda yanmamak için,
seni duşünüp dudaklarımı ısırmalarım.
utanılası bir düşüncenin esiri olmak,
utanmıyorum demek ayıp mı bu kadar?
uzak dur benden!
başka bir adamın koynunda sabahla,
sonra beni özle...
teninde ki yangınları söndür!
aklını benimle süsle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder