22 Kasım 2016 Salı

güzel ülkemin uzak baharları...

Annesiyle babasını dans ederken gören çocukların sayısı,
kavga ederken görenlerden fazla olmadıkça,
kızlarına çiçek alan babaların sayısı,
dövenlerden fazla olmadıkça,
bu ülkeye ne bahar gelir bir daha,
ne güzellikler uğrar...

iki yüzü var kadının,
Taksim Cumhuriyet anıtında,
biri başını kaldırmış gülümser,
diğeri ne düşünür?
peçesinin altında...
en çok zoruma giden de bu sanırım,
Cumhuriyet kadını
kendi elleriyle teslim etmek ister
doksan yıl önce kazandığı haklarını...

öylesine içi dışına çıkarılmış kavramların,
ne doğrusu kalmış aydınların,
ne kıblesi hala Kabe,
sözde din hocalarının...
savrulup duruyoruz,
birbirimize çarpıp kırılıncaya dek,
ne Mevlana'yı anlamışız,
ne Yunus'a saygımız kalmış,
bu toprakları değil miydi?
onları doğuran...
nereye gitti o Ana'dolu diyarlar?
kızlarını öpmeye kıyamayan,
yiğit babalar...

güzel dostum,
çocuklarını sev,
koru onları karanlıklardan,
geceleri aralık bırak odasının kapısını,
başucuna bir masal kitabı,
yüreğine huzur bırak...
oğluna kadını sevmesini öğret,
oyuncak tabanca vermek yerine,
kızına şiirler oku,
korkun girmesin içine...
belki sen görmeyeceksin ama,
onların çocukları yaşayacak en güzel baharı
en güzel yarınları
bu ülkede...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder