27 Ekim 2016 Perşembe

Günün Burç Yorumu...

Gazetelerde ki fal köşesi yazarları çok önemli bir hizmeti gerçekleştiriyorlar aslında toplum için. Kendini artık çaresiz ve güçsüz hisseden insanlara umut dağıtıyorlar. Bugün burcunuz güneşin etkisinde olduğu için eski bir sevdiğinizden haber alacaksınız diye yazdıklarında, okuyanlar eski sıfatının pekiştirmesiyle hala sevdikleri, bazen hayatın karmaşası içinde akıllarından çıkan ama bir vapur sireni çığlığıyla gözlerinin önüne gelen o kişiyi anımsıyorlar. Belki sabah evden çıktıklarında, kalabalık bir otobüse bindiklerinde, pazar yerine gidip alışveriş yaparken, yıllar önce mezun oldukları okulların önlerinden geçerken, binaya bakıp ikinci katın ortalarına doğru, şu sınıfın arkadan bir önceki camın kenarında otururdum derken, o sevdiği de o an oralardan geçiyor olabilirdi. Çünkü güneşin etkisindeydi burcu. Böyle karşılaşılması zor tesadüfler, o kadar da zor olamazdı.

Her burcun bir 'en'i vardı; insanlar okuduğunda kendisiyle gurur duymasını sağlayan. Belki o bahsedilen 'en' genel de yoktu insanın içinde ama falcı söylüyorsa bir gün, bir ara hissedilmiştir. Ve falcı diyorsa bu iyi bir şey değil midir? Hangi falda hangi burç için olumsuz bir tanım yapılmıştır? Her zaman kafamı karıştırmıştır bu durum. Mesela en duygusal burç şu burç, en cömert olan bu, en lider vasıflarına sahip insanlar şu tarihler arasında doğmuş. Bu tarihler arasından doğanlar sanatçı oluyormuş hatta bir kaç ünlü sanatçı ismi verilip, bakın bunlar da o tarihlerde doğmuş. Siz de aynı günlerde doğduysanız sizinde sanata yeteneğiniz vardır. Her gün düzenli olarak bunu öğle saatlerinde yemeğini yerken okuyan garson kız umudunu kaybetmez. Hangimiz böyle bir olasılıkla karşılaşınca geçmişimize bakıp, yıllar önce yazdığımız platonik sevda yüklü satırları yazmaya devam etseydik belki bizim de kitaplarımız vardı şimdi diye aklımızdan geçirmeyiz ki? Ya da okulun el işi derslerinde kibritleri kartonların üzerine yapıştırıp ev inşa ettiğimizi anımsayıp, üstelik öğretmen yüksek not vermişse belki de görmüştü bizim içimizde ki mimari yeteneği, diyerek yıllar sonra geldiği yeri düşününce neden olmadı diye düşünmeyiz ki. Belki hala geç değildir, çünkü garson kız sanatçı olabilme olasılığını okuduğu o andan bir kaç gün önce aynı köşe de burcuyla alakalı şöyle bir yorum okumuştu:

Yıllar önce çok yapmak isteyipte yapamadıklarınızı gerçekleştirmek için önünüze çok önemli bir fırsat gelecek...

Bu burçların 'en'lerini okudukça içimde ki gerçekçi karamsar yanım çenesine hakim olamaz. 'Madem', der çok bilmiş tavırla. 'Bütün bu burçlarda anlatılan insanlar bu kadar iyi bu kadar güzel bu kadar aşk ve sevgi doluysa aramızda ki onca kötü insan hangi tarihte doğmuş ve hangi burca ait?' Yani insan Da Vinci ya da ne bileyim Mozart'la aynı günler de dünyaya geldiğinde kendisinin de sanatçı olabileceğine inanıyorsa, Hitler ya da benzeri dünyayı kana boğmuş diktatörlerle ya da seri katillerle benzer günlerde doğmuş olabileceğini düşünmez? İşte bunun nedeni fal yorumlarını yapan yazarlardan kaynaklanıyor. belki onlar gerçekten biliyorlar kimlerin kötü olduğunu ama bunları açıkça söylerlerse kimse okumaz hatta aleyhlerinde dava açılır zor durumda kalırlar. Buradan hareketle insanın zaaflarından birini ortaya çıkarmış olmuyor muyuz? Kimse yanlışlarının kötü yanlarının söylenmesinden hoşlanmıyor. Peki bu bizi daha iyi bir insan mı yapıyor? Bilmiyorum ama fal köşelerini yazanların bir çeşit noel baba hizmeti verdiklerini düşünüyorum. Belki gecenin yarısı bacamızdan girip bize hediyeler getirmiyorlar ama gözlerimizin içinden girip aklımızın bir köşesine umut dolu hediye kutuları bırakıyorlar bu kesin.

İnsan olmanın tuhaflıklarını belki de en iyi onlar biliyor ve çözmüşler bunu. Yoksa bu kadar iyi umut dağıtacak sözleri nereden uydursunlar? Böyle deyince yine içimdeki o çok bilmiş karamsar gerçekçi ses 'ya' diyor.... 'O fal yorumunu yazan kişinin burcu hangisi?' Mesela kendi burcunun yorumunu yazarken, kendi yazdığına kendisi de inanıyor mu? Böyle fal işlerine meraklı bir arkadaşım, şöyle demişti:
'Fal yorumlandığı gibi çıkar...' Tüm o, kaderini insan belirler, hayır yaratıcısı belirler gibi felsefi buhranlara girmeden ki, arkadaşımın söylediği bizzat böyle buhranlara kapılıp aklımızın sınırlarına kadar gitmemize neden olmuştu, en basit haliyle şu sonuca varmıştık. Falı yorumlarken mümkün olduğunca muğlak ifadeler kullanırsan, insan yaşadıklarını bu yoruma bağlayıp kendini falın gerçekliği konusunda inandırabilir. Eminim Freud bu konuda da bazı açıklamalar yapmıştır. Yine böyle ağır mevzulara girmeden lafı getirmek istediğim yer, ya fal yazarı kendi burcunun yorumuna torpil yapıyorsa? Bugün benim burcumda olanlar çok mutlu olacaklar, ummadıkları yerlerden güzel haberler alacaklar, sevdiklerine kavuşacaklar vs... Arkadaşımın söylediği sözü doğru olarak kabul edersek ki doğru demiyorum, bir fal yorumcusunun tüm hayatının çok güzel geçtiğini düşünmemiz gerekecektir. Hayatım boyunca gazete köşelerine burç yorumlayan bir insanı tanımadım. Ama yine düz mantıkla hareket edecek olursak en azından kendi adıma konuşabilirim bu konuda, kendi hayatımı o kadar güzel yaşıyor olsaydım, tirajının ne olduğu önemli değil, bir gazetenin köşesine burç yorumları yazarak geçirmezdim. O güzel hayatımın her anını tadını çıkararak dolu dolu yaşardım.

Bu vardığım son sonuç burç yorumları yazanların hayatlarının kötü olduğu değil. Bunu böyle düşünmeyin lütfen. En başında belirttiğim gibi, bu yazarlar çok önemli bir hizmette bulunuyorlar. Bir kaç satır yazarak milyonlarca insanın umut taşımasına yardım ediyorlar. Peki ama tuhaf değil mi? Milyonlarca insan bir kaç satır okuyarak umuda kapılabiliyorsa yani bu bu kadar kolaysa, neden bu insanlar umutsuzluğa kapıldıkları hayatlarında elle tutulur, gözle görülür bir eylem de bulunmuyorlar? Bu kadar hayalperest insanın gerçek hayatlarında mutlu olmasını beklemek ne kadar saçmaysa, bir o kadar da falları okuyup mutlu olacakları bir geleceği düşünmeleri de saçma değil mi?
Değil... İnsanı insan yapan tuhaflıkların başında da bu ikilem geliyor. Yoksa ruhsuz makinalardan farkımız kalmazdı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder