4 Haziran 2014 Çarşamba

bırak gitsin!

nasılda büyütmüş bu sevda seni,
beni bırakıp gittiğinden beri...
sözlerindeki cesaret,
ufkundaki aydınlık.
dinlediğin şarkılara ihtiyacın olmadı hiç bir zaman.
göçe zorladığın hasret yüklü kavimlerin,
kalmasına razıydın.
belki de bu yüzden,
her bırakılan izin ardından
bir kova su dökmek yerine
gözyaşlarını salıverirdin...

isyankarlığını bağladığın aşkın,
benden kaçıp kendine sığınmaların.
ne buluyordun ki bu kadar kendinde?
dokunduğun ipekten gelinciklerin,
aldığın her yolun,
inandırması seni,
bensiz bir aşkın
düş dolu,
sahillerinde hayat olması gibi...

ardında bırakıp gittiğin bu harabeler,
aklımın yıkıntıları.
üzerimde işe koyulan tüm arkeologlardan müzdarip,
ne kırıklarım onarılıyor artık,
ne de
kırıklarım biliniyor...
batmamak için kendi ağırlıklarından kurtulurken,
belkide,
beni senden uzaklaştırırken öğrenmiştim.
ağır olanı bendim bu sevdanın
ve su alıyorken,
ilk kurtulunması gereken...

hayatının içindekiler sayfasındaki yerime güveniyordum belkide.
bu kadar fütursuzca silerken çizdiğin resimleri,
yazdığın şarkıları mırıldanırken,
duvarın önüne dizdiğim senin umutlarındı.
gururumun namlusuna soğuk mermileri sürerken,
hiç düşünmeden...

terkettiğin ölü hatıralar ülkesi değil.
öldürmek istediğin
hatıraların bir türlü iflah olmayan şairi...
ne yeşil gözlerimin bir anlamı var artık,
ne de buğusunda sektirdiğin çakıl taşlarının...
ne kadar çabuk büyüyen bir çocuktun sen,
hırsının yelesine yapışmış,
acelesi varmış gibi,
kırlangıçların peşinden koşturan...

sana ait olan ne varsa,
benim hayat diye ciğerlerime çektiğim,
senin bir uçurtmanın kuyruğuna asıp kurtulduğun,
benim acılarım.
beni taşımaktan yorgun düşen cümlelerin,
sarıldığın çocuk yürekli şarkıların,
dudağındaki ıslık kadar tutkunsun hala bana!
ne nefesin bitsin istiyorsun çalarken,
ne de
nefessiz kalıp boğulmak...
yaşamak için bırakıp gittiğinden beri beni,
ellerin cebinde, bana tutunmadan yürüyebilmeyi,
öğrendiklerin,
benim ilk gördüüümde seni,
sana dokunmaya kıyamadığım için,
kendime söylediğim yalanlardan ibaret...

bırakıp gittiğin 'ben'im!
gittiğin yer,
benim istediğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder