6 Temmuz 2017 Perşembe

Bölüm-3

-Dün seni aradığımda beni tanıyamadığına inanamıyorum hala! Kızım nasıl unutursun beni dört yıl boyunca aynı evde yaşadık!
-Gizem çok özür dilerim inan, telefonum arızlanınca herkesin numarasını kaybettim, beni aradığında biraz dalgındım ama sonra hatırladım.
-Evet! Ben hatırlattıktan sonra... Hani ölene kadar sen sevgilim, ben gizemlin olarak kalacaktık. İki yıl uzak kalınca unutulduk tabi. Bulmuşssundur kendine bir yakışıklı oh mis!
-Saçmalama Gizem, yakışıklıları sürekli kapsama alanına alan sendin unuttun mu? Neredeyse okulu uzatacaktın adamlar yüzünden. beni kendinle karıştırma!
-Tamam Sevgilim, kızma hemen, takıldım sadece... Eee, ne var ne yok neler yaptın görüşmeyeli, ha şu gideceğin iş ne ile alakalı, çalıştığın yerden memnunsun sanıyordum, tabi iki yıldır hala aynı yerde çalışıyorsan.
-okuldan sonra bildiğin gibi kaldım hep, çok fazla değişiklik olmadı hayatımda ve evet aynı iş yerindeyim hala. memnunum aslında bir sıkıntı yok ama bu gideceğim görüşme çok büyük bir firmanın satın alma müdürlüğü. Eğer bu işe girebilirsem sonra çok daha iyi yerlere gelebilirim. Çok teşekkür ederim yanımda olduğun için, inan öyle heyecanlıyım ki...
-Tabi kızım eski bir arkadaşı yeniden görmek değil de, iş görüşmesi nedeniyle heyecanlısın anladım... Tamam, tamam asma hemen yüzünü. Görüşme saatine ne kadar kaldı? Geç kalmayalım sonra...
-Yok geç kalmadık, birazdan kalkarız önce çaylarımızı bitirelim, İstersen sen burada bekle beni çıkışta yanına gelirim, birlikte bir şeyler yaparız. Hem iki yıl boyunca Almanya'da neler yaptın merak ediyorum. Almanca'nı geliştirebildin mi bari?
-Sorma, radarıma çok yakışıklı Alman bir çocuk takıldı, dilinin tüm inceliklerini öğretti bana. Ne o kızım hala yüzün kızarıyor ben böyle konuşurken, hiç değişmemişsin.
-Sen de sürekli böyle konulardan bahsedip utandırıyorsun beni. Zevk mi alıyorsun?
-Kız, yoksa hala biriyle birlikte olmadın mı?
-Oldum tabi ki! Ama altı ay önce ayrdıldık.
-Vay vay vay... Sevgiliye bak sen, Madem birlikte oldun neden hala yüzün kızarıyor ben böyle konulardan bahsederken. Bak! gözlerini kaçırıyorsun hala...
-Ben kalkayım, görüşme saati yaklaştı.
-Kaç tabi hemen sıkışınca, neyse dur ben de geliyorum.
-Gizem, gerçekten senin gelmene gerek yok. hem belki orada oturup beni bekleyeceğin bir yer de olmayabilir. Sıkılırsın.
-Sevgi! Hala adını böyle sert söyleyince yelkenlerini suya indiriyorsun. Kızım hadi yürü, geç kalacaksın şimdi.

Çantasıyla birlikte özgeçmişi ve kafasında tasarladığı bir projenin çıktısının olduğu kağıtlarla dolu kalın klasörü kollarının arasına alıp arkadaşıyla beraber yürümeye başladılar. Gidecekleri yer çok uzak değildi. Yol boyunca eski günleri, eski arkadaşları hatırlayıp sıkça gülüşerek yürüdüler. Firmanın bulunduğu gökdelenin önüne gelince ikisi de bir an durup ne kadr yüksek olduğuna baktılar. Gizem, Sevgi'den daha önce toparlayıp kendini arkadaşının kolundan tutup giriş kapısına doğru sürüklercesine çekti. Kapıdaki görevlilere iş görüşmesine geldiklerini söyleyip gidecekleri yeri öğrenince asansörlerin olduğu bölüme geçtiler. Attığı her adımda kalp atışları hızlanıyordu. Kulakları uğuldamaya başladı. Yanında yürüyen Gizem bir söylüyordu ama suyun altındaymış gibi boğuk sesler duyuyordu sadece. Önünde durdukları asansörün kapısı açıldığında dışarıya doğru siliütlerin çıktığını hissetti sadece. takım elbisleri içinde adamlar, şık kıyafetler içinde kadınlar ve yoğun bir parfüm kokusu... Zorlukla başını kaldırığ baktığında O'nunla gözgöze geldi. Tüm o bulanık görüntüler arasında net olarak seçebildiği bir çift siyah renkli gözdü. O an etrafındaki tüm şekiller olması gerektiği gibi düzelmeye başladılar. Derin bir nefes aldı. Siyah bakışların altında gülümseyen dudaklar, geniş omuzları saran dar bir ceketve kokusu... Parfüm değildi bu, saf ten kokusuydu ve öyle güzeldi ki... Bir yerlerden anımsıyordu, nereden olduğunu aylar sonra anımsayacaktı ilk defa kollarının arasına alıp saçlarını okşadığında.

Adam için bir kaç saniye, kendisi için zaman kavramının anlamsızlığı kadar bir süre karşısında durduktan sonra kenara çekilip onun asansöre binmesine izin vermişti. Sonra hafifçe omzuna değen omzuyla birlikte çıkıp gitmişti asansörden. Gizem kıvılcımları hissetmiş, asansörün kapısı kapandığı an da arkadaşının kolunu sıkıp, adamın ne kadar hoş olduğundan bahsetmeye başlamıştı bile. Evet, bakışları kokusu duruşu ve sonra hareketlenmesiyle, her eylemiyle bahsedilmeye değerdi. Ama kendini çabuk toplayıp şehirden uzaklaşan asansörün içinde görüşmenin yapılacağı yere yaklaştığının farkına çabuk vardı.
...........................

-nasıl geçti?
-Güzeldi
-bu kadar mı yani? Kızım bir buçuk saattir içeridesin ve senin yaptığın yorum sadece güzeldi mi?
-Ne diyebilirim ki, sordukları soruları cevapladım, projemden bahsettim. beğendiler sanırım. Eğer onaylanırsam ikinci görüşmeye çağıracaklar. Neyse şu an çok gerginim. Gidip biraz alışveriş yapalım olmaz mı?
-Açıl susam açıl! Sihirli kelimeleri söyledin bebeğim. Gidip kutlayalım zaferini...

yaklaşık bir saat süren mağaza gezme trafiğinin ardından kendilerini yorgun bir şekilde teras katındaki kafenin sedir sandalyeleri üzerine bırakıp kahve söylediler. Ellerindeki alışveriş torbalarını yere bırakarak.
-oturduğumuzdan beri elindeki telefonu bırakmadın! Eski sevgilini mi kontrol ediyorsun hayırdır?
-Saçmalama Gizem. ben öyle şeyler yapmam
-versene şu telefonu!
-Ya ne yapıyorsun? geri ver telefonumu!
-İnanmıyorum sana ya!! Hala bu yazıları mı okuyorsun?
-ne varmış okuyorsam adam güzel yazıyor!
-Adam olduğunu nereden biliyorsun. Sahte bir isim ve profilinde saçma bir resim. Okuldan beri takip ediyor musun bunu?
-Kim olduğunu ya da ne oldugunu bilmiyorum. yazdıkları doğal ve sahici. Dün gece yazdıklarını okuyorum. Zaten ne zaman ne yazacağı belli değil
-Bir sürü yazar varken tekipçi sayısı oniki olan birini okuyorsun ve hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Tamam bunu bir yere kadar anlarım. bari mesaj atıp kim olduğunu öğrenseydin.
-Atmadım mı sanıyorsun? Bir sürü yorum yaptım ama tek kelime söylemedi.
-benim kadar Gizemli yani, doğru söyle lan beni bununla mı aldatıyorsun?
-hayır. sadece yazıyor. bir beklentisi olmadığını hissediyorsum. bazen günlerce yazmıyor, bazen bir anda bir sürü yazı ekliyor. ne yorum yaparsam yapayım cevap vermiyor. sanki tüm dünyadan kopmuş, kendi içinde yaşıyor. böyle biri olabilir mi?
-yakışıklı ve almanca biliyorsa üzerinde durmaya değer. yoksa sadece senin abartmandan ibarettir. Neyse madem okumayı seviyorsun al telefonununu iyi okumalar.
-tamam, afedersin saygısızlık yapmak istemedim sana sadece ilgimi cekmişti son eklediği yazı
-yıllardır çekmiyor mu zaten?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder