13 Haziran 2017 Salı

Bilinç'Ötemden Yansımalar-30

yörüngesi kaygan zemine denk geldiyse savrulan yıldızın dileklerimize meze olması durumu bana mı tuhaf geliyor sadece? Bu konuda söylenecek çok söz var da, gereksizlik boyutundan kendimi sıyaramadığım için ne söylesem havada kalacak. uçan balonların içindeki gazın niteliğini bilmiyor olmam onların uçmasına engel değil. bu bilgisizlik durumu beni cahil yapıyor olabilir ama hala test usulü yapılan sınavlardan yüksek notlar alabiliyorum. eski adıyla dersane yeni adıyla etüd merkezlerine giden, hatrı sayılır miktarda para yatırılan karşılığında girilen sınavda yüksek not beklentisi duyulan, kurumlarla hiç bir zaman ilişkim olmadı. buna rağmen aldığım yüksek notlar benim diğerlerinden daha zeki olduğumu göstermiyor. son girdiğim üniversite sınavında trafik memurları tarafından çevirme yapılsaydı kanımdaki alkol promili nedeniyle ölçer cihazın bozuk olduğu düşünülebilirdi. bilgi ölçme amacıyla yapılan sınavların ne denli çarpık olduğunun canlı örneğiyim o yüzden üniversite sınavına girecek genç arkadaşlarıma bunu çok fazla önemsememeleri gerektiğini ifade etmeden geçemeyeceğim.

girilen sınavdan istenilen puan alınsa, istenilen bölüme girilse ve hatta o bölüm bitirilse bile geleceğiniz yer sizi mutlu etmeyecek. o yüzden tüm o saçma sapan baskıları alıp size baskı yapanların bir tarafına sokun diyorum. bunu da yapamazsınız çünkü bunun için çok gençsiniz. bunu yapabilme yaşına eriştiğinizde ise geç olacak o zaman da bana hak vereceksiniz ama bir anlamı olmayacak. neyse takılın kafanıza göre...

niyetli olduğu için alkol şişesine dokunamayan, müşterilere şişeyi raftan alması için rica eden adam gördüm. dokunak orucunu bozuyorsa, satmak bozmuyor mu? diye sormadım. yeterince zor durumdaydı işini kolaylaştırdım. raftaki şişeyi alıp müşteriye verdim. böylece onun orucunun bozulmasına engel oldum hem böylece para kazanmış oldu. Allah kabul etsin.

üç yalnız çok yanlışa neden oluyormuş. 'gerçek anlamıyla' diyerek başladığımda cümleye, sahte anlamların neler olabileceğini düşünerek ne yazacağımı unutuyorum. gerçi ilk yazmaya başladığımda bu yazıya dört gün önceydi sanırım, akıl ve fikir sağlığımı bir doktora göstermek için randevu talep etmiştim. sonra biri arayıp doktorumun hastalandığını söyleyerek randevenun iptal olduğunu söyledi. çok saçma! doktorlar hasta olmaz ki.... yoksa doktor olmazlardı. kaldı ki hasta olan bir doktor, hastasını nasıl iyileştirebilir? daha kendini iyi edememiş. düşünsenize boğazınız ağrıyor gittiğiniz doktorun sesi kısık konuşamıyor. psikolojik olarak tedavi edemeyeceği gerçeğiyle yüzleştiğinizde en iyisi bir hocaya gidip okutayım kendimi diyebilirsiniz.

mübarek ayların içinde olduğumda farkında olmadan konuyu sürekli inanca getiriyor olmam da ayrı bir konu zaten. yoksa bana ne kimin neye inandığından inanmadığından. gölge etmesinler başka ihsan istemez diyorum herkese...

gün boyu aklımdan geçenleri geceye taşıyamıyor olmaktan sıkıldım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder