18 Temmuz 2015 Cumartesi

yokluğunda...

şimdi bir yoksun'luk mevsiminde
yeni bir düş kırığı ekiyorum
hasadında karamsarlığın
açmıyor çiçekleri diye
yorgunluğumu bahane ediyorum

tutarsızlığım diz boyu
ne istediğimi biliyorum
ne de bildiğimi istiyor
ben huzur arıyordum
kime sorsam
sen de diyor...

soyunup geldiğim bu sıcaklık
bu teninin aklımı kavuran ateşi
en iyi bildiğimiz sevişmek mi?
sevmeyi ne zaman öğreneceğiz?

kaç gece daha doyamadan,
açlığımızla terbiye olunup,
başka bedenlere sarkacak
sarılıp uyuma isteklerimiz?
en sıkı sarılan,
en çok hakeden mi?

adalet bunun neresinde?
düş diye kurduğumuz,
düştüğümüz yer değil mi?
kim kaldıracak bizi?
uyandığımızda yatağımızdan,
yalnız olduğumuz gerçekliğine....

kimi kandırıyoruz?
en iyi bahanelerimizi tüketirken
kiminle oynuyoruz?
kaybeden,
üzerimizde iyi durmuyor mu?

oysa sıyrılıp gelmemişmiydik,
korkularımızdan, hırslarımızdan, beklentilerimizden...
şimdi neyi bekliyorduk ki?
bulduklarımız yetmedi bize...

benim bağlanmayı beceremeyen bir içim vardı,
senin içindekiler yarım kaldı..
gitmeme bile razıydın
dokunsan ürkerdim
tutmaya çalışırken beni
sadece var olmamı istedin.
ben yetinemiyorken,
sen öptün dudaklarımdan,
öpmek,
sadece erteliyorken,
korkularımla yüzleşmeyi...
hayal diye kurduklarımı yaşıyorken sen,
farkına varamamıştım.
içini tutuşturup yakarken,
geçer sanmıştım...
geçen,
zamanmış...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder