19 Nisan 2015 Pazar

saklambaç...

sustukların büyütüyor beni
daha iyi oynuyorum artık
mesela
beklemiyormuş gibi yapıyorum
durup durup telefonumu kontrol ederken
gizlice...

aklından geçenleri sormak yerine
cevaplarıma inanıyorum
değişiyoruz yavaşça rollerimizi,
ben beklediğin oluyorum,
sen tutunacak bir yer arıyorsun,
'acaba'ların dehlizinde düşerken...

yine en zoruna yaklaşıyoruz
doğru kadın,
yanlış erkeği oynamaktan yoruldum!
yanlış zaman,
bütün doğrularıma mezar oluyor şimdi!

ne senin tek kelimelik cevapları olan soruların vardı,
ne de benim,
cevap olacak paragraflarım,
kullanıldıkça eskimemiş...

akıl oyunlarının yazarı ben değilim,
tam ortasına düşmüş,
kırıp dökmemek için,
billur güzelliğini,
sesini bile çıkaramayan,
bir figüran...

bunun için mi bu kadar kontrollüsün?
bunun için mi?
özenle seçiyorsun her kelimeni,
içime işliyorsun sınırlarını,
çarpmaktan korktuğun yer,
kalbim mi?

aklına her düştüğümde gülümsetebiliyorsam seni,
tutup hiç görmediğim ellerinden,
götürebiliyorsam seni,
denizin mavisine
ve saçlarının kokusu siniyorsa satırlarıma
yanlış bunun neresinde?
nasıl açıklayabilirim ki sana,
uzak durmak,
daha çok canın yanmasın diye,
senden daha iyi,
kim bilebilir ki?

ne çok beklemek sıkıştırıyoruz artık,
söylemek istediklerimizin arasına,
susarak haykırdıklarımızın altında kalıyoruz,
oysa gel desen,
gelirdim...

saklandığımız yerleri bilirken,
gözlerimizi yummak neye yarıyor?
kimi kandırıyorduk?
bulduğumuzda birbirimizi,
yeniden kaçmayacakmıydık?
yeniden
başlamak yerine
bitmesin istemek,
belki son baharı olacak ömrümün,
son defa yumduğumda gözlerimi
bir daha açmayacağım...
bu yüzden belki de,
bilsemde saklandığın yerleri,
gelip tutmuyorum ellerini...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder