16 Nisan 2014 Çarşamba

kayıp mektuplar-24

doğum günlerini hatırlaması gereken kişi olmaktan yoruldum. düşünmesi gereken ama bunu bir türlü beceremeyen... yarım kalan cümlelerin sonuna soru işareti eklersen, cümle tamamlanmış olmuyor. hala söylemediğim sözleri şifreli hesaplarda saklıyorum, söyleyebildiklerimin hükmü yarım yüzyıldan uzun değil...

gereksizlikleri belirlerken, sevda sözlerinin önemini kavrayamayan öğretim görevlileri gibiydik biz.
verilen ödülleri küçümseyip, kazanamadıklarımızın özleminde isyankarlığı teşvik ettik.

duymak istediklerini söyleyebilecek kadar cesur olamadığım için kaçıyordum kendimden. söylediklerimin sorumluluğunu alabilecek kadar büyümediğim için ağlıyordum. şimdi yakınlarına düşen tanımlanamayan varlığım, karasularında cansız bulunan düşüncelerimden anlıyorsun. belki de bu yüzden sen ne zaman bana gelsen, ben hep sanki gelişine hazırlıyor gibi buluyordum kendimi.

unutmayı aklımdan çıkarıp, birlikte yaşamayı öğrendiğimden beri yokluğunla, başka şehrin kalabalığına ait bir yabancılaşma yaşıyorum.

belki de unutmak işime gelmediği için, seni bekliyordum durmadan, inatla. ne kadar çelimsiz ve sevimsiz olsam da, biliyor olmak gibi bana geleceğini. gösterdiklerin hoşuma gidiyor. belki de beni aklında sarıp sakladığın her dakikanın var olduğunu bilmek.

sanki biliyorsun, ne zaman dizlerimin üzerine düşsem gelip tutuyorsun kolumdan. sanki biliyorsun,
çoğu geceler hala sen diye uyuduğum kadının, senin, ben diye uyuduğun adamın sevgilisi olduğunu.
biliyorsun sanki, uzun yılların ardından, sende biraz ben, bende biraz sen kalacağını, asla sahibine teslim edilemeyeceğini,
bu sevda parçalarını...

sil gözünün yalnızlıklarını...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder