10 Mart 2014 Pazartesi

susma!

konuş!
sus mu dedim?
benimle zaman geçirmek için,
konuşmak zorunda değilsin biliyorsun.
susmak zorunda da değilsin.
bunu koşullara, şartlara, kurallara bağlama.
devlet dairesi değilim ben!
hala başvuruların altında imza var mı diye kontrol etmiyorum.
ve bana her gelen kadına hala aşığım diyorum...

dur gitme!
şimdi konuşuyorduk.
istediğin bu değilmiy di?
seninleyim,
kimsesizim, çaresizim.
yokluğun, yoksulluğum.
benim istediğimi bilmiyorsun.
sen gittiğinden beri ben herkese gel diyorum.
sana ait bir şey değilse, bu nedir?
neden hala beninmlesin?
yarın sabah uyanınca,
yanında ki ben olmuyorum.
şimdi neden bana yeminler ediyorsun?
söylesene kimin di bu hikaye?
şimdi benimle tamamlamaya çalışıyorsun...

söyle.
açık konuş!
beni mi silip atacaksın?
yoksa yeni bir kontenjan mı ayarlayacaksın varlığım için?
söylesene mutlu olduğun ve gülümsediğin gün,
ben neresinde olacağım hayatının?
bir kapı ardındaki askılıkta mı?
sen hala ne olduğundasın...
bense kendimi yokluğunun gölgesine sığdırmaya çalışıyorum.
mülteci bir aşık bile olamıyorum karasularında.
sen hala bana soruyorsun varlığını.
ben, seni çıkarınca hayatımdan,
tek başıma bağımsızlığımı ilan edemiyorum.
sen gittikten sonra kurşuna diziyorum kendimi vatana ihanetten...
sen hala bana soruyorsun,
benim için ne olduğunu...
ben senin yokluğunu kendime anlatamıyorum,
sen hala beni yıkıyorsun...
ben küllerimi silip temizlenmeye çalışıyorum.
sana kullanılmamış bir ben hazırlıyorum,
her yıkımının ardından.
sen hala ispat istiyorsun.
anlasana!
varlığını içimden çıkarınca geriye bir hayalet kalıyor.
hayal etsene!
neden görmek istiyorsun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder