7 Ekim 2013 Pazartesi

erken doğum!

kıyısında durup izliyorum batmakta olan koca bir şehri.
sislerin ardından kirli gri ışıklar,
gölge boyları uzadıkça
karanlığa karışıyor fısıltıları insanların.
beni nereye götüreceğini bilmeden
başlıyorum yürümeye...
yol seçmiyorum uzun zamandır.
kısa cümle boylarında
soluk alıp verirken
yorgun düşmüş
derin bir iç çekip
yeniden başlamış gibi
konuşmaya...
kurulmamış bir sofranın başında hazır beklemek gibi,
aç gözlülüğüm için bağışla,
sevginin arsızı yetiştirilmiş ruhum.
öpsen dudaklarımdan fazlasını istiyorum.
bir girdabın çalkantısına bırakıyorum kendimi,
köpüren suların arasına...
tutup kolumdan çeksen yukarı,
ya da görmezden gelip yürümeye devam etsen.
karnı burnunda bir birliktelikti bizimkisi,
ayrılığa gebe,
sancılı bir doğumda
masada kaldık ikimizde...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder