30 Ekim 2013 Çarşamba

bütün bunlar düş...

seçtiğin her kelimeye yüklediğin anlamların
o kelime bu anlamı taşıyamasa bile
nasıl bir büyücülüktür bu
elinde sihirli bir değnek olmasa da
yazmak
bize ateşle barutu öğrettiler
yanyana gelirse tehlikeli diye
ve bu tehlike durumunda
kırmamız icin camlar bahşedildi..
ama kimse kağıt ve kalemle başlatılan yangının
nasıl söndüreleceğini öğretmedi
şehirler değil de
ruhlar ateşe verilir gibi
ve bir ruhtan diğerine
bulaşıcı bir hastalık gibi
kalp rengine bulanmış kelimenin
isteseler de göremezler, baksalar bile
hayatın acısı bir yarışma programıyla
ertelenebilir ertesi gecelere
ekmek kavgası dedikleri
9-18 arası mesai içi zaman kaybı
umutsuzluktan müzdarip
sıradan zevklere alıştırıyorlar kendilerini
mutsuzluklarını bastırmak için belki de
en sırçasında köşklerinin
avazları cıktığı kadar bağırıyorlar
belli olmasın diye ağlamaları
ve sen tepedeki çimenlikten izlersin insanları
küçücük ufacık olmuş halleriyle
kandırmacalarla dolu
oyunlarını..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder