21 Ekim 2013 Pazartesi

ben?

bende ne görüyorsun?
ben de görebilmek isterdim.
senin olduğun yerden bakınca bana,
ne görüyorsun?
nasıl bir adam var karşında?
ne zaman oynuyor,
ne zaman duruyor?
neresi, üzerimde iyi durmamış,
neresi işte tam buna göre diyorsun...
nerede yalan söylüyorum,
yoksa söylediğim her söz doğru mu?
büyümeye çalışan bir çocukmuyum
ordan bakınca
yoksa çoktan büyümüş,
bunu inkar eden bir yetişkin mi?
ne hissediyorsun öpünce dudaklarımdan,
dokunurken saçlarıma
ve sarılırken sımsıkı
başını göğsüme yaslarken,
çekip beyaz bayraklarını
teslim olmaya mı hazırlanıyorsun?
yoksa fethe mi,
kendi halinde bir kaleyi...
gece tek başına girerken o yatağa
özluyor musun tenimi?
yoksa inkar mı ediyorsun,
ezbere aldığım her kıvrımını
gözlerim kapalı bulabilmemi...

oradan bakınca ne görülüyor?
ukala ve kendini beğenmiş bir şair mi?
yoksa acemisi mi sevda sözlerinin.
kendi açtığı parantezlerde sıkışıp kalmış
bir türlü açıklayamamış derdini dipnotlarla
aklı fikri bir karamsarlık edasında
sen ne zaman bakıp gülümsesen gozlerinin içine
bunu hayra yoramayan,
ne çok canı yanmış,
küçük mutlulukları kabullenemeyen,
asi ve dikkafalı
tüm kaybetmişliğine rağmen
ucuz eşya dükkanı sahibi gibi
'ne alırsan bi lira abla' diyen,
promotör parçası
gece olup alkole gömen içindekileri
yumuşasın diye değil,
bir gün yeniden hatırlamak durumunda kalırsa
bozulmasın diye
biraz rutubetli ortamda saklanmış
ama dayanıklı
güneş ışığından uzakta tutulmuş
bembeyaz tenli...

ne buluyorsun ki bende
billur bir avizenin kırılma sesi gibi
tahrik edici...
ve susması hala,
anlam verilemeyen....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder